IDEF-23 serisi fuarların her geçen sene kendi sınırlarını zorlayarak büyümeye devam ettiği, Türk Savunma Sanayi içi bir vitrin olan IDEF fuarlarına savunma sanayine yön veren tüm özel ve devlet kurumlarının katılmasının önemli olduğu, Orta Doğu, Afrika ve Türk Devletleri Teşkilatı ülkeleri ile savunma sanayi alanındaki ilişkilerin artarak devam ettiği, MMU Kaan programına yukarıda belirtilen ülkelerden birçoğunun katılabileceği, projenin şekillenmesi ile birlikte Türkiye’nin gerekli çağrıyı yapacağı vb. öngörülmektedir.
Bu yıl 25-28 Temmuz 2023 tarihleri arasında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayesinde ve Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı (TSKGV) sorumluluğunda icra edilen IDEF-23 Savunma Sanayi fuarı ile ilgili izlenimlerimi bu konular ile uğraşmış eski bir asker ve akademisyen olarak iki başlık altında belirteceğim. Öncelikle fuar ile ilgili genel bir değerlendirme yaptıktan sonra fuarda öne çıkan konular ve ürünler belirtilmeye çalışılacaktır. Yetkililerden alınan bilgilere göre fuar ile ilgili sayısal değerler aşağıda olduğu gibidir.
Yukarıda belirtilen sayısal değerlerden anlaşıldığı gibi fuara yurt dışından da büyük bir teveccüh olmuştur. Tabi doğal olarak Türk firmalarının katılımı yıldan yıla artmaktadır çünkü artık Türk şirketleri alıcı değil, satıcı durumundadır. Katılımcılara ilave olarak fuarı yaklaşık 100.000’den fazla kişinin ziyaret ettiği öğrenilmiştir. Fuarda dikkat çeken konulardan birisinin tertip ve düzen olduğu hemen anlaşılmaktadır. Özellikle Türk Savunma Sanayisinin (TSS)ağır toplarının olduğu salon adeta bir uzay üssü gibiydi. Sırf bu salon TSS’nin geldiği aşamayı anlatmak için yeterliydi. Geçen IDEF-21’de olduğu gibi yine Afrika ülkelerinden gelen askeri heyetlerin fazlalığı dikkat çekmekteydi.
IDEF-21’de olduğu gibi hem katılanlar hem de ziyaretçilerin gözleri fuarda açıkçası, günümüzde neo-liberalizmin en önemli figürlerinden Fukuyama tarafından dahi “Oyun Değiştirici-Game Changer” olarak adlandırdığı Bayraktar IHA/SİHA’ların üreticisi, yani BAYKAR firmasını aramıştı. Ancak firmanın bu yıl da fuara katılmama kararı aldığı standının olmamasından anlaşılmıştı. Belki akıllara şu soru gelebilir. BAYKAR’ın bu tür fuarlara artık ihtiyacı yoktur. Doğru, bu anlaşılabilir. Ancak savunma sanayisinin ve IDEF’in BAYKAR’a ihtiyacı vardır. Yine fuarda göremediğimiz diğer bir kurum da, savunma sanayiinin tam ortasında bulunan, en önemli devlet kurumlarımızdan TÜBİTAK’dır. Halbuki TÜBİTAK kendisi ve SAGE gibi araştırma kuruluşları ile savunma sanayi için hayati öneme haiz bir devlet kurumudur. Fuar bilindiği üzere Sn. Cumhurbaşkanı’nın himayeleri altında gerçekleşmektedir. O zaman böyle bir durumda savunma sanayine yön veren tüm devlet veya özel sektör kuruluşlarının da fuara katılması önem arz etmektedir. Özellikle “Türkiye Yüzyılı” gibi önemli bir söylem ve iddiada bulunduğumuz, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında yapılan IDEF fuarı için bu konunun önemli olduğu öngörülmektedir. Bu arada bir dipnot olarak, Türkiye Yüzyılı tabiri yerine, “Türk Yüzyılı” tabirinin kullanılması özellikle Türk Devletleri Teşkilatı’nın politik etkisinin içte ve dışta daha da artıracağı, daha geniş anlamı ihtiva etmesi nedeniyle daha uygun olduğu öngörülmektedir.
Fuarda hem vakıf hem de özel sektör şirketlerinin ürünleri arasında benzerlik ve duplikasyonlar dikkat çekmektedir. Rekabet konusu her alanda olduğu gibi savunma sanayi alanında da önemlidir, ancak bu alanda rekabetin daha çok dışarısı yani dünya ile olması gerekmektedir. Genel olarak herhangi bir savunma projesinin oluşturulmasında en önemli konu, üretimi yapılacak sistemin Türk Silahlı Kuvvetlerinin “harekât ihtiyacı” olup olmama konusudur. Yani bir sistem veya silah herhangi bir kuvvetin ihtiyacı ise Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) bu konu ile ilgili bir proje başlatarak sürece devam eder. Eğer bu ihtiyaç daha önce hiç üretimi yapılmayan bir alanda ise, bu ihtiyaç bir AR-GE projesi olarak dahi başlayabilir. Eğer kuvvetlerin benzer ihtiyaçları varsa önce Genelkurmay Başkanlığı (şu anda muhtemelen Millî Savunma Bakanlığı) daha sonra da gerektiğinde SSB’nin projeyi ortak proje olarak oluşturması gerekmektedir. Çünkü kaynak, insan gücü ve envantere girdiğinde lojistik destek konularında tasarruf bunu dikte etmektedir. Fakat fuarda alçak ve orta irtifa hava savunma füze sisteminin başka bir kuvvet için ayrı, başka bir kuvvet için ayrı bir sistem ile yapıldığı her ikisinin de değişik platformlara monte edildiği açık havada sergilenen sistemlerden anlaşılmıştır. Yine aynı konu dronlara karşı geliştirilmekte olan lazer silah sistemleri için de geçerlidir. Aynı vakıf şirketi iki ayrı platforma monteli iki ayrı sistem geliştirmektedir. Bu tür duplikasyonların önüne geçilmesi hem kaynak hem de gayret israfını önleyecek ve ortaya daha gelişmiş bir sistem çıkmasını sağlayacaktır. Aksi takdirde ileriki yıllarda TSK lojistik, insan gücü ve eğitim planlayıcıları bir hayli zorluk çekecek, kaynak israfı yaşanabilecektir.
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ve IDEF-23
Fuar süresince değişik ülkeler ve yabancı şirketler ile yaklaşık 120 anlaşma veya protokolün imzalandığı, anlaşmaların genel olarak Orta Doğu, Türk Devletleri Teşkilatı ve Afrika ülkeleri ile olduğu öğrenilmiştir. Özellikle Azerbaycan ile SU-25 uçaklarının modernizasyonu anlaşması çok önemlidir. Bu anlaşma ile Türkiye, Sovyet yapımı hava sistem ve platformlarının modernizasyonu kabiliyetini kazanmış olacaktır. Bu kabiliyet ile hem Türk Devletleri Teşkilatı devletlerinin ellerindeki sistemleri hem de istediği takdirde Rusya’nın elindeki sistemleri de modernize edilebilir. Azerbaycan ile yapılan diğer önemli bir anlaşma ise Azerbaycan’ın Milli Muharip Uçak (MMU) Kaan’a ilgisi ile olan anlaşmadır. Azerbaycan Savunma Sanayi Bakanlığı da fuarda stant açmış ve stant bir hayli ilgi görmüştür. Azerbaycan TV’larına mülakat verdiğim esnada bulunduğum standın yönetimi Bakan Yrd. Danışmanı Müşfik Ramazanlı tarafından tüm konuklar ile yakından ilgilenerek yapılmaktaydı.
Fuarda yapılan diğer ilginç bir anlaşma ise Pakistan ile yapılmıştır. Bakü Beyannamesi’nin Azerbaycan ve Türkiye ile paydaşı olan Pakistan ile bazı uçak komponentlerinin Pakistan’da üretilmesi ile ilgili anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşma bize Türkiye tarafından üretilecek MMU’nın F-35 gibi bir programa dönüştürülerek Türk Devletleri Teşkilatı, Pakistan ve hatta bazı Orta Doğu ve Afrika ülkelerinin de katılımıyla üretilmesi konusunu getirmiştir. Bu sağlandığı taktirde hem gerekli kaynak ve pazar payı sağlanmış hem de Türkiye’nin bölgesel güç durumu küresel bir boyuta ulaşabilir. Bunun diğer bir katkısı da ekonomik olarak olacaktır. Büyük bir ihtimal Türkiye tarafından MMU projesinin ilerlemesiyle birlikte TDT, Orta Doğu ve Afrika ülkelerine “Projeye Katılım Çağrısı” yapılacaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) VE IDEF-23
Türkiye’de ve KKTC’de faaliyette bulunan, KKTC’de mühimmat üretimi yapan MEDEF firması da fuara katılmıştır. Firma katılışını tesislerinin bir kısmının olduğu Ankara ofisi üzerinden yaptığı için bu konu belki gözlerden kaçmış olabilir. Yani KKTC IDEF gibi önemli bir fuara, küçük çaplı mühimmat yapan bir firması ile katılmıştır. Bu gibi etkinliklerde bayrak ve fiziki varlık gösterme konusu önemli olduğundan, KKTC fuara ayrıca bir devlet kurumu vasıtası ile de katılabilirdi. Örnek olarak fuarda Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın bir stant açması böylece TDT’da gözlemci üye olan KKTC’nin hem tanıtımı hem de tanınmasına katkı yapacağı muhakkaktır. Gelecek dönemde bu konunun göz önünde bulundurulması önemlidir. Örneğin Azerbaycan’da Ekim ayında icra edilecek savunma sanayii fuarına bu maksatla katılım yapılabilir. Fuarda KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ve Askeri Ataşe P.Kur.Alb. Hüseyin ULAK ve heyetleri hemen hemen tüm stantları ziyaret ederek KKTC için önemli olabilecek silah ve sistemleri yakından incelemiştir. Benim de bazı stantları birlikte ziyaret ettiğim de özellikle Askeri Ataşe Alb. ULAK’ın silah ve sistem bilgisi ziyaret edilen firma yetkililerini de şaşırtmıştır.
Yurt Dışına Satılan Silah ve Savunma Sistemleri
Bilindiği üzere Türkiye’nin ABD FMS örneğinde olduğu gibi yurt dışına satılan silah ve sistemlerin satışını ve satış sonrası lojistik desteğini de kapsayan bütüncül bir sistemi bulunmamaktadır. Bu süreç daha çok ilgili firma/vakıf şirketi veya SSB tarafından bir yere kadar yürütülmektedir. Ziyaret edilen firma stantlarında özellikle yurt dışı lojistik desteğini nasıl yaptıkları sorulmuş ve hemen hemen hepsi de kendi geliştirdikleri sistemler ile bu konuyu halletmeye çalıştıklarını belirtmişlerdir. Yani satış sonrası lojistik destek firma merkezli olarak yürütülmektedir. Halbuki savunma sanayi yurt dışı satışların devletten devlete yapılması ürünü satın alacak devlette ilave bir güven ve rahatlama sağlamaktadır. Bu nedenle TSS’nin geldiği seviye göz önünde bulundurularak “Yurt Dışı Yabancı Askeri Satış Sistemi”nin kurulmasının yakın dönemde önemli konulardan birisi olarak dikkat çekmektedir. STM ThinkTech belki önümüzdeki günlerde bu konuyu ajandasına alabilir.
Dikkat Çeken Projeler ve Sistemler
Bu bölümde ise dikkat çeken proje ve sistemler ile ilgili bilgi verilmeye çalışılacaktır. Burada zikredilen firma ürünleri proje ve sistemin daha iyi anlaşılması içindir, herhangi bir reklam amacı taşımamaktadır
Giriş kısmında da belirtildiği üzere TSKGV şirketleri gerçekten fuara damgasını vurmuştur. Stantların düzeni ürünleri ile artık birer dünya markası haline geldikleri anlaşılmaktadır. ASELSAN’ın şu anda en büyük 49’uncu savunma sanayii şirketi olması boşuna değildir. Vakıf şirketlerine ilave olarak dünya markası olma yolunda ilerleyen diğer bir kurum ise Makine ve Kimya Endüstrisi Genel Müdürlüğüdür. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mühimmat ve patlayıcılarının tamamına yakınının üreticisi ve tedarikçisi olan, 2021 yılında yapılan kanun değişikliği ile anonim şirketi statüsüne getirilen kurumun ürünlerinde kullanılan teknoloji yoğun sistemler dikkat çekmeye başlamıştır. Önümüzdeki yıllarda kurumun teknolojik olarak daha da büyüyeceği ve üreteceği anlaşılmaktadır.
Türk Savunma Sanayisinin İHA/SİHA teknolojisine ilave olarak tüm dünyaya kabul ettirdiği diğer bir alan da 4x4, 6x6 ve 8x8 segmentindeki kara araçlarıdır. OTOKAR, BMC, NUROL Makina, Katmerciler, FNSS firmalarının ürettikleri araçlar gerçekten dünya standartları ve üzerindedir. Hatta firmalar bu konuda o kadar iddialılar ki istihdam ettikleri askeri personel ile ürettikleri aracın kullanma doktrini ve konseptini dahi hazırlamaktadırlar. Buna örnek olarak NUROL Makina firmasının ürettiği YÖRÜK aracının “Lojistik Bakım ve Onarım” aracı olarak düzenlenmesi verilebilir. Araç ile ilgili tanıtım ve ayrıntılı bilgi firma standında askeri araçlar sorumlusu (E) Tuğ. Recep ÖZDEMİR’den ayrıntılı olarak alınmıştır.
Eski bir tankçı olarak her fuarda ve platformda merak ettiğim sistemlerin başında belirli bir süre projesinde de çalıştığım ALTAY tankı gelmektedir. Fuarda üretici firmanın el değiştirmesinden sonra ‘Yeni Altay Tankı’ olarak isimlendirilen Altay tankı da görülmüş ve seri üretime başlayacağı öğrenilmiştir. Tank ile birlikte BMC Power tarafından geliştirilen motor ve transmisyonların da hazır olduğu firma temsilcisi tarafından belirtilmiştir. Ancak motor ve transmisyon testlerinin halen devam ettiği ve devam edeceği bu nedenle seri üretim safhasının da buna bağlı olduğu öğrenilmiştir. Fakat motor ve transmisyonunun birlikte geliştirilmesi sevindiricidir. Çünkü motor ve transmisyon futboldaki “tandem stoper” ikilisi gibidir. Aralarında uyum olmazsa diğerini kullanamazsınız, dolayısıyla bu uyumsuzluk tankın üretimini bir süre daha erteletebilir. Umarız ki testlerde bu uyum yakalanır. Eski bir tankçı olarak Altay tankında gelinen aşamanın bana göre en önemli konusu tankın ağırlığıdır. İnşallah yaklaşık 66 T.’a ulaşan tanka bundan sonra yeni sistem ve teçhizat ilave edilmez. Karşılaştırma yapmak için M-1 Abrams yaklaşık 60 T, Leopard-2 63 T civarındadır.
METEKSAN tarafından geliştiren helikopterlerin her hava şartında güvenli olarak uçmalarına büyük yardımı olan Helikopter Engel Tespit Sistemi (HETS)’nin tamamlandığı (E) Müh.Dr. Tuğg. Erdal Torun tarafından açıklanmıştır. Yakın zamanda sistemin TSK envanterine girerek pilotlarımıza ayrı bir güç ve güvenlik sağlayacağı muhakkaktır.
Son yıllarda savunma sanayinin gelişmesinin bir nedeni de MSB ve SSB’lığı tarafından firmaların savunma sanayii farkındalığının artırılmasıdır. Aslında endüstriyel bir kimya firması olan FLOK-SER firması güvenlik alanında harika hatta “sihirli” olarak nitelendirilebilecek bir ürün geliştirmiştir. Bir boya görünümünde olan ürün sprey olarak yaklaşık 06 mm kalınlığında konteyner, güvenlik kulübesi, nöbet yeri, mevzi gibi yapılara uygulandığında tahrip ve yangın başlıklı RPG mühimmatlarına dahi koruma sağlayabilmektedir. Ürün ile ilgili bilgilendirme firmanın aynı zamanda genel müdürlüğünü de yapan (E) Korg. Mehmet Daysal tarafından yapılmıştır.
Yıllar içerisinde özellikle terörist ve terör örgütlerinin tehdidi olan ortamlarda iş makinalarının ve personelinin emniyet ve güvenle çalışabilmesi için kullanıcılar tarafından iş makinalarına imkanlar dahilinde ilave koruyucu tedbirler alınmaya başlanmıştır. Asıl faaliyet alanı savunma sanayii olmayan fakat iş makinası üretiminde dünya markası olan Çukurova Makina firması zırhlı iş makinaları üreterek kullanıcılara terör ve düşük yoğunluklu çatışma ortamında alt yapı ve istihkamcılık faaliyetlerinin sürdürülmesine imkân sağlayacak sistemler geliştirmektedir. İhracat Md. Yrd. Sabit Batmaz iş makinalarının kullanıldığı yerler, ülkeler ve koruyucu özellikleri ile ilgili teknik bilgi vermiş ve ürünlerinin dünya standartlarında olduğunu belirtmiştir.
Diğer dikkat çeken bir firma ise HAGART firmasıdır. Kalite Kontrol Md. Yrd. Hasan Devrez tarafından verilen bilgilendirmede firmanın 122 mm.lik ÇNRS ve 2.75’lik roket ve lançer sistemlerinde uzman olduğu, ürünlerinin tüm dünyaya satıldığı ve kullanıldığı öğrenilmiştir.
Vestel firmasının Karayel İHA/SİHA’sı yapılan değişiklikleri ile fuarda yerini almıştır. Aslında Karayel İHA’sı Türkiye’nin son yıllarda İHA/SİHA teknolojisindeki geldiği yeri gösteren başka bir yerli üretim sistemdir. Firma tarafından sistemin Suudi Arabistan’a satıldığı ve orada kullanıldığı ayrıca SATCOM(Uydu ile komuta etme) ve SAR (Synthetic Aperture Radar- Sentetik Aralıklı Radar) kamerasının monte edildiği belirtilmiştir. SAR kamerası ile termal kamera arasındaki en önemli fark şudur. SAR ile kötü hava şartlarında, bulut üstü dahi görüntü elde edilebilmektedir. Dolayısıyla bu özellikler Karayel’in etkinliğini artırmıştır.
DESİM firmasının dijital kum sandığı projesi kullanıcılara harekât, operasyon planlaması gibi konularda üç boyutlu bir görüntü ve esneklik sağlamaktadır. Firma Genel Md. Altan Yavaş’ın verdiği bilgilere göre, sistem dünyanın tüm bölgelerini içeren harita alt yapısıyla tüm ülke silahlı kuvvetlerinde kullanılabilecek, TSK’nin yurt dışı görev ve operasyonlarında destek sağlayabilecek bir sistem olarak dikkat çekmektedir. Ayrıca jenerik harita kullanılmasına da olanak verdiği için harp oyunu, simülasyon destekli askeri eğitimlerde de rahatlıkla kullanılabilecek bir ürün olarak sunulmaktadır.
Günümüz harekât şartlarında personelin kişisel korunmasının, harekat görevlerini en ergonomik teçhizat ile yapabilmesi önem kazanmıştır. CES firması kara araçları, personelin vücudu ve özellikle kafa bölgesi için sağladığı hafif ve koruyucu sistemler ile bu alanda etkili çözümler sunmaktadır. Firma yetkilisi (E) Tuğg. Taner Düvenci NATO standartlarına uygun olarak yüksek teknoloji içeren ürünlerinin her türlü kara aracına kolaylıkla monte edilebileceğini, personel koruyucu ürünlerinin de günümüz muharebe ortamının zorluklarını giderecek şekilde tasarlandığını bildirmiştir.
Fuarda belki de alanında tek yerli KBRN çözüm firması olarak öne çıkan Norm Technologies özellikle NATO standartlarındaki KBRN teçhizatı ile dikkat çekmiştir. Covid-19 salgınında silahlı kuvvetlerin tüm dünyada en ön saflarda kullanılması ile birlikte bu tür teçhizatların silahlı kuvvetlerin envanterinde bulundurulması kaçınılmaz olarak durmaktadır.
Fuarda en çok ilgi gören firmalar hafif silah (tabanca ve tüfek) üreten firmalar olmuştur. Çünkü hemen hemen tüm firmalar kurdukları atış simülatörleri ile özellikle profesyonel olmayan ziyaretçilere atış deneyimini yaşatmışlardır. Simülasyonların gerçek ses ve görüntüye yakın olması bu firmalara olan ilgiyi de artırmıştır.
Ocak 2023’te İzmir ESAS Expo Savunma Sanayi ve Tedarikçi buluşmalarında olduğu gibi İzmir Kemalpaşa’da konuşlu Volt Elektriğin distribütörlüğünü yaptığı robot köpek yine ilgi odağı olmuştur. Ancak benim favorim (E) Gn. Md.lüğü’nün K-9 köpeğiydi.
Fuarda akademiden katılımın bir hayli fazla olduğu park yerindeki üniversitelere ait araçların fazlalığından anlaşılmaktaydı. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden Doç.Dr. Hakan Arıdemir ve Dr. Ramazan Güreşçi ve İETT Güvenlik Md. Erhun Özalp ile stantların bir kısmını beraber dolaştık.
Yönetim ve organizasyon sorumluluğunu üstlenen TSKGV personeli ile Genel Md. Vekili (E) Tümg. Sadık Piyade ve Fuar Şb. Md. (E) Kur. Alb. Göksel Ahçı’yı kusursuz organizasyon nedeniyle kutlamak gerektiği düşünülmektedir. Genel Md. Vekili piyade fuar süresince tüm katılımcılar ile yakinen ilgilenmiş, fuar ile ilgili geri dönüşlerini almıştır.
Fuarda bulunduğum üç gün süresince gerek stant kullanımı gerekse lojistik konularda bana her türlü desteği sağlayan Türkiye’deki ağır araç ve makina soğutma sistemi (intercooling) sektörünün öncülerinden İzmir merkezli AKG şirketi Genel Md. İbrahim Özdemir ile Satış ve Tasarım Md. Gökay Türker’e teşekkürü buradan belirtmek istiyorum
Sonuç
IDEF-23 serisi fuarların her geçen sene kendi sınırlarını zorlayarak büyümeye devam ettiği,
Türk Savunma Sanayi içi bir vitrin olan IDEF fuarlarına savunma sanayine yön veren tüm özel ve devlet kurumlarının katılmasının önemli olduğu,
Orta Doğu, Afrika ve Türk Devletleri Teşkilatı ülkeleri ile savunma sanayi alanındaki ilişkilerin artarak devam ettiği,
MMU Kaan programına yukarıda belirtilen ülkelerden birçoğunun katılabileceği, projenin şekillenmesi ile birlikte Türkiye’nin gerekli çağrıyı yapacağı,
Azerbaycan’ın her alanda olduğu gibi savunma sanayi alanında da Türkiye ile “Şuşa Beyannamesi” kapsamında ilişkilerini daha da artıracağı, Su-25 uçaklarının modernizasyonun Azerbaycan olduğu kadar Türk Savunma Sanayi firmalarına ilave yetenek kazandırması bakımından önemli olduğu,
Türk Savunma Sanayisinin ihraç potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda satış öncesi ve sonrası kesintisiz bir lojistik destek, firmalara Eximbank kredileri gibi uygun finans kaynaklarını sağlanması, son kullanıcı (end user) kullanımlarını kontrol etmek için “Yurt Dışı Yabancı Askeri Satışlar” sisteminin kurulabileceği,
TSK’de kaynak, lojistik destek, eğitim ve insan gücü tasarrufunu sağlamak için projelerde duplikasyonların önlenmesi ve platform sadeliklerinin sağlanması, özel sektörün dışında gerçekleştirilecek projelerde, projelerin TSK harekât ihtiyaçları göz önünde bulundurularak oluşturulması,
Türk Savunma Sanayisinin İHA/SİHA teknolojinin dışında kara araçları segmentinde de dünya ile rekabet edebilecek bir duruma geldiği,
ALTAY tankı projesinde bir türlü ilerleme sağlanması gerektiği öngörülmektedir.
Bir dahaki IDEF’de buluşmak üzere
Not:
İstanbul’da bulunduğum esnada bindiğim taksinin şoförü Vedat Kartav kardeşimizin oğlu İdris Talha Kartav’ın 06 Şubat 2023 tarihindeki deprem esnasında, Adıyaman İsias Otel’de vefat ettiğini öğrendim. Kader KKTC’li sporcu kafilesi ve turist rehberi kafilesini bu şekilde birleştirmiş. Bu vesile ile KKTC’li sporcular ve İdris Talha Kartav’a Allah’tan Rahmet, ailelerine ve hassaten Vedat Kartav kardeşimize sabırlar diliyorum.
Kaynakça
FUKUYAMA, F. (2021). Turkish drone success... Erişim tarihi: 31.07.2022, https://www.middleeastmonitor.com/20210413-turkey-drone-successhas-elevated-it-in-the-world-says-fukuyama/.
AKYAR M.S., Türk Savunma Sanayinde Bütüncül Durumsal Farkındalık; Türk Yabancı Askeri Satışlar Sistemi, Tesam Akademi Dergisi, 10(2), 559- 589. http://dx.doi.org/10.30626/ tesamakademi.1249677.