ROMAN OKUMAK
Çocukluğumuzdan bu yana hepimiz okumanın ne kadar önemli olduğunu, bu eylemin insanı geliştiren alışkanlıklardan birisi olduğunu hep duymuşuzdur. Okullarda hep bunu duymuşuzdur ama ne kadarımız kitap okur; güncel bilgileri basılı ya da internet gazetelerinden sağlıklı bir şekilde öğrenir, gibi soruların yanıtları ne yazık ki pek de iç açıcı değildir.
Okumayan birey, gerçekten de büyük kayıptadır. Çevremizi algılayabilmek, yaşananları sağlıklı yorumlayabilmek, insanların ruh durumlarını algılayabilmek ve gerçekleşen olaylardan, var olan durumlardan hakkıyla haberdar olabilmek ancak okumakla mümkündür. Her ne kadar bu tezin en azından bir bölümünün karşılığında ‘ben haberleri televizyondan izliyorum, ötesine ne gerek var’ türünden bir tavır öne sürülebilse dahi bunun gerçekçiliği yoktur elbette. Öncelikle izlenen tek boyutlu bir gerçekliği bize dayatmaktadır. Sosyal medyadan haberleri takip etmekten elbette söz etmiyorum bile çünkü böyle bir şey olamaz. En azından birkaç farklı yazılı yayından gelişmeleri takip etmeden gerçeklerden haberdar olabilmek günümüzde pek de mümkün değildir.
Bir de insanı içsel dünyasından besleyen edebî türlerin okunması zorunluluğu söz konusudur. Zorunluluk kelimesini özellikle kullandım çünkü belirli bir kültür seviyesine erişebilmek için her bireyin şiir, öykü, deneme ve roman okumasının mecburi olduğuna inanıyorum. Şiir, öykü ve deneme belki biraz daha ikinci planda yer alabilir ama roman okumayan bireyin kendisini geliştirmesi, sağlıklı bir kültürel yapıya sahip olabilmesi asla mümkün değildir bana göre. İnsanın iç dünyasını rahatlıkla anlayabilmek, çevremizde yaşananları sağlıklı bir şekilde idrak edebilmek için roman okumaktan daha kolay yapabileceğimiz bir şey de yoktur bana sorarsanız. Bunun için de küçük yaşlardan itibaren bu alışkanlığı, bu tutkuyu çocuklarımıza aşılamamız gerekiyor. Gerçekten okuyan insandan hiç kimseye, hiç birimize yani topluma yalnızca fayda gelir; asla zarar gelmez.
Yorumlar
Kalan Karakter: