PLANLAMA, UYGULAMA VE YÖNETİM

Yapılan işlerde hemen her zaman üç aşama bulunuyor. Planlama, uyguma ve yönetim olarak kabaca tanımlayabileceğimiz bu aşamalar, işin kalitesini, ortaya çıkacak sonucu doğrudan doğruya ilgilendiren başlıklar olarak önümüzde duruyorlar. İster özel sektör, isterse kamu sektörü olsun tüm çalışmalar, aslına bakarsanız bu üç ayaktan geçip sonuca ulaşmakta.
Biz toplum olarak genelde planlama ve uygulama alanlarında gayet başarılı olsak da iş yönetim ya da sürdürülebilirlik de diyebileceğimiz kısma gelince her ne hikmetse çoğunlukla tıkanıp kalıyoruz. Nedir bunlar? İsterseniz örneklerle konuyu biraz daha somutlaştıralım. Son zamanlarda çokça karşılaştığım için müze örneğini vereceğim. Bir müze yapmaya karar veriliyor. Bunun planlaması, projelendirmesi gayet başarılı bir şekilde gerçekleşiyor ve sonrasında da bu projeler yine gayet güzellikle uygulanıyor yani müze tamamlanıyor. Gösterişli bir açılış töreni, gazetelerde haberler, ilk aylarda gayet güzel giden işler… Sonrasında ise her nasılsa müzedeki işler pek kimsenin umurunda olmamaya başlıyor. Örneğin tek bir görevli ile koca yapı döndürülmeye, idare edilmeye çalışılıyor. 
Bu örneğin en somut örneğini birkaç gün önce ziyaret ettiğim Konak Belediyesi’nin Kadın Müzesi’nde gördüm ve üzüldüm elbette. Basmane’de gayet güzel bir konak kamulaştırılmış ve sonrasında belli bir yatırım yapılarak mekân müze haline getirilmiş. Bugün ise ne yazık ki gittiğinizde ‘şuradan başlayacaksınız’ diyen bir güvenlik görevlisi dışında herhangi bir görevli olmadığı gibi yapının ve serginin hali içler acısı durumda. Bu tür kurumları oluşturduktan sonra takibini yapmak, işleyişi sağlamak da idarenin görevi ve sorumluluğu değil mi? Arzum, bu tür yatırımların birkaç yıl sonrasında ziyan olmaması yönünde.