ORTADOĞU
İnsanlık tarihinin başlangıç noktası olarak adlandırabileceğimiz Ortadoğu coğrafyası, binlerce yıldır sayısız medeniyete ev sahipliği yaptığı gibi bu medeniyetlerin, devletlerin kendi aralarındaki mücadelelerine, savaşlarına da tanıklık etmiş sürekli olarak. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir bölgesinde bitmeyen savaşlar, özellikle bu topraklarda hep daha fazla yaşanmış; kıyımlar, katliamlar hep daha zalimce olmuş.
Son aylarda da ne yazık ki bu durumun yepyeni bir örneğiyle karşı karşıyayız. İsrail’in saldırgan tutumu, bu ülkenin kendi güvenlik meselesi olmanın çoktan ötesine geçmiş durumda. Bölgede sular bir türlü durulmuyor. Onlarca yıldır kan akmaya devam ediyor. Ne yazık ki yaşananlar ‘büyük devletler’in de pek umurunda değil. En azından tavırlarıyla yaşananları, ölümleri, akan kanı pek de önemsedikleri mesajı veriyorlar.
Elbette her devletin kendi güvenliği önemlidir ve elbette her devlet, kendi güvenliğini tesis etmek amacıyla çeşitli yollara müracaat edecektir. Ancak son dönemde yaşananlar, sivillerin hedef alınması, hastanelerin, sivil tesislerin acımasızca bombalarla imha edilmesi gibi olaylar, işin büyük penceresinin hiç de güvenlik meselesi olmadığını söylüyor tüm dünyaya. Tarih boyunca devletler, kendi çıkarlarını ön plana almışlardır elbette fakat ‘bu kadar da olmaz, olmamalı’ denecek noktaya çoktan gelmiş durumdayız ve yine ne yazık ki sesini çıkaran, problemlerin çözümü noktasında diplomatik adımlar atılmasını savunan batılı ülke yok gibi.
İsrail, İkinci Dünya Savaşı yıllarında kendi toplumuna yaşatılanların farklı bir versiyonunu şu anda kendi çevresindeki ya da içerisindeki bir başka topluluğa yaşatıyor. Bunun mazur görülebilecek, savunulabilecek hiçbir tarafı da yok. Bir an önce dünya kamuoyunun topyekun hareket etmesi ve yaşananlar karşısında tavrını belli etmesi gerekiyor. Yapılanlar, savaş suçu boyutuna ulaşıyorken sessiz kalmak, sonunda dünya tarihine kara bir leke bırakmaktan başka bir işe yaramayacak çünkü…
Yorumlar
Kalan Karakter: