MİMARÎ DOKU
Türkiye’de çok fazla izleyicisi, takipçisi olmayan bisiklet sporu aslında izleyenlere çok bilgi veriyor. Geçtiğimiz haftalarda bisiklet yarışları sezonu açıldı. Ben de zaman zaman en azından televizyondan takip etmeye çalışıyorum bu sporu. Sporun hemen her türünü izlemek keyiflidir fakat bisiklet yarışlarını izlerken insan ister istemez birçok konuda bilgi ediniyor.
Tarihî alışkanlıklar ve altyapının etkisiyle Hollanda ve Belçika gibi ülkeler yol bisikletinde önemli yer sahibi durumdalar. Özellikle bu gibi ülkelerde gerçekleşen yarışlarda dikkatimi çeken husus, mimarî oluyor. Şimdi bisikletten bahsederken mimarîye nasıl ulaştığımızı sorabilirsiniz. Bu yarışları izlemenin bana en çok keyif veren yönü, yüzlerce kilometrelik parkurlar boyunca gördüğüm coğrafya ve yerleşim yerleri oluyor. Bisikletçiler bazen ıssız ovalardan, ormanlardan, dağlık araziden; bazen de yerleşim yerlerinin içerisinden geçiyor. Bahsettiğim ülkelerde köy, kasaba veya ilçe merkezi diyebileceğimiz yerleşim yerleri sade ve olabildiğince basit ama nitelikli mimarîleriyle dikkatimi çekiyor.
Belçika ve Hollanda’nın yanına İtalya, İspanya ve Fransa’yı da dâhil edebiliriz. Bu ülkelerde büyük yerleşim yerleri dışında çok katlı bina görmek hemen hemen mümkün değil. Hepsinin de yapılarının kendilerine tarz üslupları, biçimleri var. Bir de dönüp kendi köylerimize, kasabalarımıza bakalım. Ne yazık ki artık köylerimizde bile dört katlı, beş katlı binalar görmeye başladık. Hele nüfus artış hızı biraz yüksek olan yerleşim yerlerinde yerleşim alanını genişletmek yerine olduğu yerde yükseltmeyi tercih ediyoruz. Bu konunun yalnızca yerel yönetimlerle ilgili olmadığını düşünüyorum. Ülke olarak imar konusunda maalesef genel bir politikamız tam anlamıyla mevcut değil, gibi görünüyor. Bu durum böyle devam ettiği sürece de kısa zamanda köylerimizde bile trafik başta olmak üzere çeşitli sorunlar yaşamamız mümkün ve muhtemel olacaktır.
Yorumlar
Kalan Karakter: