Okulların açılmasına kısa bir süre kaldı. Son yıllarda salgın ve deprem derken uzun sürelerle kesintiye uğrayan eğitimin bu yıl ve bundan sonraki yıllarda da aralıksız, sorunsuz devam etmesi en büyük temennim.
Okul sezonu gelirken hem anne babaları hem de çocukları bir telaş sarıyor. Servis, kıyafet, dershane, özel ders ve kırtasiye heyecanı ya da birçok velide kaygısı başlıyor. Hatırlanacağı üzere okul kitaplarını devletin henüz temin etmediği yıllarda öğrencilere kitap ve kırtasiye ihtiyaçları için okullardan listeler verilir ve buna göre gerekenler satın alınırdı.
Kırtasiye listeleri bugün kimi okullarda yine mevcut. Bazı anne babalar ekonomik durumlarından dolayı bu işi en düşük maliyetle nasıl halledeceğini düşünüyor. Bazıları ise ihtiyaç olmasa bile kalemin, defterin, renkli kâğıdın daha pahalısını, daha fazlasını satın alıyor. “Çocuklarımız onları istiyor ve bizim de bunu karşılayabilecek gücümüz var nasıl olsa. Babalarımız bizi bunlardan mahrum bırakmışlardı ama biz aynısını oğlumuza / kızımıza yaşatmayacağız.” Genellikle ebeveynlerin düşüncesi bu…
Peki ama bu düşünce, bu yaklaşım ne kadar doğru? Alınan o materyalin ne kadarı hakkıyla kullanılıyor ve ne kadarı gerçekten işe yarıyor? Olayın bir de şu tarafı var: Çocuklarımız, onlara yeni bir şey alındığında ne kadar süre ile mutlu oluyor? Korkarım ki istedikleri bir şeye kavuştuklarında yaşadıkları mutluluk, çok ama çok kısa sürüyor bugünün çocuklarının. Bu hususta bir kabahat varsa kabahat çocuklarda değil. İsteklerini biraz frenlesek, ağızlarından her çıkana kavuşmalarını hemen gerçekleştirmesek daha iyi olmaz mı? Onların mutluluğu için…
Yorumlar
Kalan Karakter: