Türk basınındaki mizahın kökenleri oldukça eskilere, neredeyse ilk gazetelerimize kadar gidiyor. Yapısı itibariyle hemen her zaman iktidarın karşısında değilse bile yanında da pek olmayan mizah ve elbette karikatür, basın tarihimizde kimi zaman çok öne çıkmış, kimi zaman ise sessiz kalmak durumunda olmuş. Ancak özellikle İkinci Meşrutiyet sonrasında yayınlanan gazetelerin hemen hepsinde mizahın kendine göre bir yeri olduğu gibi tamamen mizah ve karikatüre ayrılmış pek çok süreli yayın da var olmuş basın tarihimizde. Ramiz’den Turhan Selçuk’a, Teodor Kasap’tan, Yusuf Ziya Ortaç’a, Aziz Nesin’e Türk basın tarihinde mizah yayınları başlı başına ekoller oluşturan bir alan.
Daha önce geçmişte var olup da günümüze pek ulaşmayan basınımızın unsurlarından söz eden birkaç yazı yayınlamıştım. Mizah ve karikatür de basınımızda nesli tükenen alanlardan. 2000’ler ve sonrasında mizah hem gazetelerden çekildi hem de mizah dergileri eski etkinliklerini yitirdi büyük ölçüde. Bugünün gençleri, satış rakamları yüz binlere ulaşan mizah dergilerini bilmiyorlar. Bu dergilerin sonuncuları Gırgır ve biraz sonrasında da Leman’dı. Bu dergilerin kendilerine has espri anlayışları, mizah yaklaşımları ve dünya görüşleri vardı. Onların esprileriyle büyüyen kuşak da artık mizahtan uzaklaşmış durumda. Gazetelerde de çokça takip edilen son kuşak karikatüristler olarak bir taraftan Turhan Selçuk’u, diğer taraftan da Selçuk’tan çok daha genç olan Salih Memecan’ı sayabiliriz, sanıyorum.
Kendine has karikatür dünyası ve esprileriyle Leman ekolünün en önemli temsilcilerinden Selçuk Erdem’i de anmadan geçmeyelim. Onun karikatürleri halen sosyal medyada çok sıklıkla paylaşılıyor. 1990’lı yıllarda yayınlanan Selçuk Erdem karikatür albümleri de o yılların çok satan yayınları arasında yer almıştı. Bu konuda söylenebilecek, yazılabilecek çok şey var aslında ama ne bu satırlar yeter, ne de zamanımız…
Yorumlar
Kalan Karakter: