UCI tarafından düzenlenen Dünya Bisiklet Şampiyonası, geçtiğimiz pazar sona erdi. Bu yıl ilk defa tüm branşların iki hafta içerisinde ve aynı ülkede gerçekleştirildiği turnuva, İskoçya’da düzenlendi. Bundan sonra da her branşın kendi dünya şampiyonaları devam edeceği gibi dört yılda bir de bisiklet olimpiyatları tadında tüm branşların bir arada olduğu bu tür turnuvalar düzenlenecek.
İşin açıkçası bisiklet meraklılarının bile normal dönemde kolay kolay denk gelemeyeceği bazı branşlar, festival havasındaki bu turnuva sayesinde Türkiye’den de televizyon yayınları aracılığı ile takip edilebildi. Baştan sona oldukça başarılı bir organizasyonla gerçekleştirilen turnuvada bana sorarsanız tek problem, yol bisikleti dünya şampiyonası parkurunun saçmalığıydı. Yarışı izlerken sürekli dönüşlerden dolayı izleyicilerin başı döndü, sporcuları düşünmemiz, onların yarışta neler yaşadığını hayal etmemiz bile imkânsız. Bu branşta yarışı favorilerden Mathieu van der Poel kazandı ve dayanıklılığını bir kere daha kanıtladı.
Eurosport ekranlarında hemen tüm mücadelelerin canlı olarak yayınlandığı turnuvayı takip edenler hiç şüphem yok ki bisikletin bu kadar farklı branşları olmasına şaşırmıştır. Elbette hepsini herkes sevecek, ilgiyle takip edecek diye bir şey yok.
Spor tarihinde ilk olan böyle bir turnuva tüm dünyada ilgiyle izlenirken bizler için üzücü olan ise ülkemizi temsil eden çok az sporcu olmasıydı… Yol bisikletinde tek bir temsilcimiz bile yoktu. Dört yıl sonraki turnuvaya umalım ki biz de birçok sporcu ile dâhil olalım. Elbette yalnızca ummak yeterli olmayacaktır. Bu konuda federasyonun ve bakanlığın da emek vereceğine inancımız tam. Konya’da açılan velodrom, bu çabaların ilk örneği olarak kabul edilebilir. Farklı bölgelerimizde birkaç velodrom daha olsa belki bisiklette Türkiye de daha ileri bir seviyeye gelecektir.
Yorumlar
Kalan Karakter: