19. Dünya Atletizm Şampiyonası, geçtiğimiz cumartesi günü başladı. İlki 1983’te yapılan ve 1991’den bu yana iki yılda bir gerçekleştirilen şampiyona bu yıl Budapeşte’de düzenleniyor. Tüm dünyadan 2100 civarında atletin katıldığı şampiyonada Türk millî takımı ise 17 sporcudan oluşuyor.
Dönüp dolaşıp daha önce de üzerinde durduğum konuya geri geleceğim. Biraz yatırım ve sağlıklı koordinasyonla bu gibi turnuvalarda çok daha fazla sporcuyla ve daha fazla madalya kazanma umuduyla yerimizi alabiliriz ülke olarak.
Bir ülkenin spora verdiği önem iki yönlü olarak fayda sağlayacaktır. Bunların birincisi ve asıl önemlisi elbette fizikî açıdan sağlıklı nesiller yetiştirmek, ikincisi ise ülkenin adının uluslararası platformda duyulmasıdır. Daha önceki yazımda da örnek gösterdiğim ve nüfusu iki milyondan biraz fazla olan Slovenya, bu anlamda çarpıcı bir örnek. Slovenya, bisiklet başta olmak üzere birçok branşta adından söz ettiriyor. Spordaki Yugoslav ekolü, Sırbistan ve Hırvatistan’ın yanında Slovenya ile de devam ediyor.
Türkiye de bunu yapamaz mı? İnanıyorum ki çok daha iyisini yapabilir ve ciddiyetle bu konuya eğilinirse yapacaktır da. Bakanlık ve federasyonların gayretleri, devletin elinin tüm spor branşlarına kol kanat germesiyle sonraki şampiyonalara bizim millî takımımız da çok daha kalabalık kadrolarla gidebilir rahatlıkla. Günümüzün teknik ve maddî imkânlarıyla her şey başarılabilir. Yeter ki samimiyetle istensin.
Yorumlar
Kalan Karakter: