ANADOLU’NUN ZENGİNLİĞİ

Öylesine şanslıyız ki yaşadığımız toprakların zenginliği binlerce yıldır insan topluluklarını, çeşitli milletleri, medeniyetleri hep cezp etmiş. Çok şükür ki bu topraklar bizim, diyebiliyoruz. Yaşadığımız bölge, hem jeopolitik hem tarımsal hem de ticari cazibesiyle binlerce yıldır taşıdığı potansiyeli günümüzde bizlere de sunuyor.

Anadolu, bugünkü bilgilerimiz doğrultusunda insanoğlunun tarih boyunca ilk yerleşim yerlerinden birisi olmuş ve bu yerleşim, günümüze kadar kesintisiz bir şekilde devam etmiş. Günümüzde de bölgemizde yaşanan kimi sıkıntıların, özellikle güneydoğu komşularımızda yaşanan istikrarsızlığın temel nedenlerinden birisi aslına bakılırsa hep var olan cazibenin paylaşılamaması ile ilgili değil mi zaten? Petrol, deniz ticaret güzergâhları, kritik pazarlara ulaşım gibi gerekçeler dile getirilmese de yaşanan savaşların, sıkıntıların her dönemde temel nedeni aslına bakılacak olursa.

Anadolu, tüm bu zenginliklerin de tam ortasında yer alıyor. Kritik bölgelere ulaşmak için muhakkak ki bu topraklardan geçmek, bu bölgeyi yani ülkemizi kullanmak zorunda diğer devletler. Binlerce yıldır da bu toprakların kaderi, taşıdığı zenginlikten ve potansiyelden dolayı çeşitli sıkıntıları beraberinde getirmiş. Dünyanın hemen her yerinde ve tarihin her döneminde savaşlar olagelmiş elbette ama herhalde Anadolu kadar farklı medeniyetlerin var olduğu bir başka bölgede olmamış hiçbir zaman. Medeniyetler gelip geçmiş ama bu toprakların güzelliği hep var olmuş. Arkeolojik çalışmalar ve tarih araştırmaları da hep bunu kanıtlamıyor mu? Her gün yeni objeler ortaya çıkıyor ve bu kültür varlıklarıyla tarihimizin kadimliğini bir kere daha öğreniyoruz bizler de. Daha da öğreneceğimiz çok şey var. Unutmamamız gereken tek husus ise ülkemizin, sahip olduğumuz bu toprakların değeri elbette.