KURTULUŞ VE YANGIN SONRASININ CEFAKÂR TURGUTLU KAYMAKAMI:
BİNBAŞI AHMET HAMDİ BEY[1]
Mehmet Gökyayla
Kurtuluş Savaşı tamamlanmış; Batı Anadolu düşman işgalinden tamamen temizlenmiştir. Gerçi henüz bir barış anlaşması imzalanmamıştır ancak fiiliyatta savaş sona ermiştir. Türk ordusunun işgalden kurtardığı Batı Anadolu, kelimenin tam anlamıyla enkaz halindedir. Yunan birlikleri bir taraftan düzensiz bir şekilde geri çekilirken bir taraftan da daha önce işgal altında tuttukları hemen tüm yerleşim yerlerini ve tarım arazilerini yakıp küle çevirmiştir.
Bölgede 1919 yılının mayıs ayında başlayan işgaller, Eylül 1922’ye kadar devam etmiştir. Egemenliğin kimde olduğu belli olmayan bu süre boyunca hem idarî hem de ekonomik anlamda bölge istikrarsızlığa sürüklenmiştir. Büyük Taarruz ve Dumlupınar Meydan Muharebesi sonrasında Ege’deki yerleşim yerleri teker teker düşmandan geri alınırken kısa zamanda istikrarın yeniden tesisi de en önemli zorunluluklardan birisi olmuştur. 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılmasının hemen ardından tam da bu amaçla bölgedeki yerleşim yerlerine vekâleten yeni yöneticiler tayin edilmiştir. Turgutlu’da da bu dönemde belediye reisliğine Hasan Şevki Bey (Özeren), kaymakamlığa Kurtuluş Savaşı’nın subaylarından birisi olan Binbaşı Ahmet Hamdi Bey tayin edilmiştir.
Binbaşı Ahmet Hamdi Bey’in kimliği, kişiliği ve özgeçmişi ile ilgili maalesef hiçbir bilgimiz bulunmuyor. Onun hakkındaki kısıtlı bilgimiz Turgutlu kaymakam vekilliğine atandığı ve 1924 yılına kadar[2] bu görevde kalmış olmasından ibaret bulunuyor. Ahmet Hamdi Bey, dönemin Turgutlu’sunda çok önemli görevlerde bulunmuştur. Onun çalışkanlığı, işgal ve yangın sürecinde yaşananların tespiti için Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Mehmet Asım Us ile birlikte Turgutlu’ya gelen Falih Rıfkı Atay’ın da dikkatinden kaçmamıştır. Atay, ‘Kasaba Harabelerinde’ başlıklı yazısında Kaymakam Ahmet Hamdi Bey’den şu şekilde söz etmektedir:
“Kaymakam Bey bizi yeni inşaata doğru götürdü. Yangından yirmi altı gün sonra, bir tarafta küller arasında ceset çıkaran esirler, öbür tarafta muvakkat kerpiç barakalar yapıyor. Henüz hiçbir tarafta çalışıldığını görmediğimiz için, Kasaba kaymakamının eserini hürmetle seyrettik. Bu kaymakamın hususiyeti şundadır ki Kasabalıların ıstırabını kendi ıstırabı gibi benimsemiştir. Bir tek emeli var: Halkı yedirmek ve yatırmak! Ve bunun için günde on sekiz saat çalışıyor.”[3]
Binbaşı Ahmet Hamdi Bey, çalışmaları ve Kasaba’nın geleceğine dair planları hakkında Falih Rıfkı Atay’a şunları söylemiştir: “Bir çekiç, bir keser bulmak için yanmamış köylere gidiyorum, çiftçilere yalvarıp ödünç alıyorum. Fikrim önce Kasaba haricinde kerpiç ve kârgir binalar yaptırıp ahaliyi iskân etmek, sonra bir plana göre Kasaba’yı yeniden yapmaktır.”[4]
Ahmet Hamdi Bey, o günlerin Turgutlu’sundaki başta Belediye Reisi Hasan Şevki Bey olmak üzere diğer idarecilerle birlikte çok zor bir durumdadır. Yangınla birlikte tamamen yıkılan şehirde düzen diye bir şey kalmamıştır. Kamu düzeni ve kamusal hizmetlerden bahsetmek kurtuluşun ilk günlerinde mümkün değildir. Dönemin idarecileri, işte böyle bir ortamda sistemi en baştan tesis etmekle mükelleftirler. Hükümet konağının dahi bütünüyle yıkıldığı, kamusal arşivlerin yanıp yok olduğu da düşünülünce bu işin zorluğu daha iyi anlaşılacaktır. Bahsi geçen dönemde eski Rum kilisesinin yanındaki Rum okulu, hükümet konağı olarak kullanılmaktadır. Tüm bu yokluklara, imkânsızlıklara rağmen Kaymakam Ahmet Hamdi Bey’in gayreti, çalışkanlığı ve azmiyle Turgutlu’da yangından hemen sonra hayatın yeniden bir düzene sokulabilmesi için faaliyete başlanmıştır. Falih Rıfkı Atay’ın da vurguladığı üzere başka hiçbir yerde çalışılmazken Turgutlu’da işe başlanmakla kalmamış; halkın başlarını sokacağı yapıların inşası ile ilgili belirli bir mesafe de kat edilmiştir. Tarih, henüz 28 Eylül 1922’dir.[5] Turgutlu’nun kurtuluşunun ve yangının üzerinden yalnızca 21 gün geçmiştir.
Binbaşı Ahmet Hamdi Bey’in Falih Rıfkı’ya sözünü ettiği “Kasaba haricinde kerpiç ve kârgir binalar” askerî kışlanın[6] bahçesine inşa edilmektedir. Döneme ait görüntülerden anlaşıldığı kadarıyla birer göz odadan müteşekkil bu barakalar[7], yüzlerce Turgutlulunun en azından kışı kapalı bir alanda geçirebilmesini sağlayacaktır. Kaymakam Bey’in bir sonraki hedefi olan “bir plana göre Kasaba’yı yeniden yapmak” da kısa süre sonra eyleme dönüşecektir.
Kasaba’nın yeni planı için somut adımlar atılmaya başladığına dair ilk veri, Turgutlu Belediyesi Meclisi’nin 13 Kânunuevvel 1338 (Miladi: 13 Aralık 1922) tarihli toplantısında alınan 52 numaralı karardır. Belediye Meclisi toplantılarına normal şartlarda meclis üyeleri ve belediye reisi katılırken bu toplantıya Belediye Reisi Hasan Şevki, Meclis Üyeleri Cemal, Hasan Ali, Ali Rıza ve Ahmet Sıtkı Beylerin yanı sıra Kaymakam Ahmet Hamdi, Şube Reisi Ahmet Ali, Doktor Mustafa Fadıl ve Sayman Faik Beyler de katılmıştır. Bahsettiğimiz karar şu şekildedir: “Bugün Kaymakam Vekili Bey’in taht-ı riyasetinde teşekkül eden Meclis-i Belediye’de ve müşavir Şube Reisi Bey’le Doktor Fadıl ve Cemal ve Faik Beyler de hazır bulundurularak haritanın ne suretle ahzı müzakere edilerek netice-i müzakeremizde evvelemirde işbu harita meselesinin memleket ve ahalinin faydasına olmak üzere ilanı hususuna karar verildi.”[8] Bu kararın ardından haritanın hazırlanması işi ihale edilecektir.
7 Mart 1339 (1923) tarihli belediye meclisi kararından[9] anlaşıldığına göre haritanın hazırlanması işi 12.000 liraya ihale edilmiştir. 9 Kânunusani 1340 (9 Ocak 1924) tarih ve 1 numaralı meclis kararında[10] haritanın bazı detaylar haricinde tamamlandığı görülmektedir.
1923 yılının temmuz ayında Turgutlu’yu ziyaret eden gazeteci E. Refik, “Saruhan livası içinde en bedbaht ve en muhtac-ı muavenet kazalardan birini de burası de teşkil ediyor. halk muvakkat yapdıkları iğreti melcelerine Hilal-i Ahmer’in yaptırdığı üç yüz kadar barakada oturuyor. Halkı işgal eden yegâne mesele, mesken meselesidir. Şehir inşa edilmeden Kasaba’nın eski haline gelmesi imkânı yokdur. Halk parasızdır.”[11] diye yazmıştır. Yeniden inşa için de Kaymakam Ahmet Hamdi Bey’in Falih Rıfkı’ya söylediği gibi önce haritanın hazırlanması gerekmektedir. Haritanın tamamlanmasının ardından inşaat çalışmalarına başlanacaktır.
1924 yılı ortalarında Turgutlu’ya gelen gazeteci Hüseyin Muammer’in yazısında geçen, “Kasaba’da bazı evlerin yapıldığı gözüme çarpdı. Kasaba’nın umranına vesile teşkil edeceği tabii bulunan inşaat sahiblerini sezavar-ı takdir bulmamak elden gelmiyor.”[12] cümleleri artık imar hareketlerinin başladığına işaret etmektedir. Harita her yönüyle halen tamamlanamamıştır ve belirli sıkıntılar o tarihte de mevcuttur ancak yine de inşaatlara başlanması, Turgutlu’nun modern bir şehir haline gelmesi için ilk adım olarak kabul edilmelidir.
1924 yılının haziran ayında Turgutlu Kaymakamı, artık Ahmet Hamdi Bey değildir. Bu göreve Seraceddin Bey getirilmiştir. Binbaşı Ahmet Hamdi Bey, üzerine düşeni yaklaşık bir buçuk yıllık süre içerisinde fazlasıyla yerine getirmiş; öncelikle Turgutluluların evsiz kalmaması için barakalar inşasına önayak olmuş ve sonra da şehrin ilk imar haritasının bir an önce hazırlanması adına emek vermiştir. Bu çalışmalarıyla Turgutlu Kaymakam Vekilliği görevini tamamlayan Binbaşı Ahmet Hamdi Bey, makamı kendisinden sonra tayin edilen Seraceddin Bey’e teslim etmiştir.
[1] Kapak fotoğrafı 9 Ocak 1923’te Pazar Camii minaresinden Turgutlu’da yangından sonraki manzarayı tespit etmek amacıyla çekilmiştir ve doğu-güneydoğu istikametindeki görüntüdür. Fotoğraf, Albert Kahn arşivinden alınmıştır.
[2] Turgutlu Kaymakamlığı’nın internet sitesindeki bilgiye göre Binbaşı Ahmet Hamdi Bey, 1922-1925 yılları arasında burada görevde bulunmuştur (http://www.turgutlu.gov.tr/gorev-yapmis-kaymakamlarimiz , Erişim: 04.02.2023) ancak dönemin gazetelerine yansıyan haberlerden 1924 yılı haziran ayından itibaren Seracettin Bey’in Turgutlu Kaymakamlığı görevinde bulunduğu anlaşılmaktadır. (Nejdet Bilgi, “Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Turgutlu (1923-1928): İmar, İnşa, İktisat ve Ziraat”, 20. Yüzyılda Turgutlu, Turgutlu 2019, s. 262.)
[3] Falih Rıfkı Atay, “Kasaba Harabelerinde”, İzmir’den Bursa’ya, İstanbul 2022, s. 76.
[4] Falih Rıfkı Atay, a.g.m., s. 77.
[5] Falih Rıfkı Atay, a.g.m., s. 73. Atay, gittikleri her yerleşim yeri ile ilgili gözlemlerini kaleme alırken bu yazıların başlangıcına o yere hangi gün gittiklerine dair tarih atmıştır. Heyetin Turgutlu’ya geldiği gün Falih Rıfkı Atay’ın bu şekilde attığı tarihe göre 28 Eylül 1922’dir.
[6] Kışla, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren Turgutlu 25. Topçu Alayı tarafından kullanılmış; topçu birliğinin Turgutlu’dan taşınmasının ardından da günümüzde Hasan Ferdi Turgutlu Anadolu Teknik ve Meslek Lisesi adını taşıyan Turgutlu Sanat Okulu’na tahsis edilmiştir. Anılan bina ilerleyen tarihlerde yıkılarak okulun bugün kullandığı binalar inşa edilmiştir.
[7] Anılan dönemde Kızıl Haç tarafından çekilen videolarda bu barakalar net olarak görünmektedir.
[8] Haz.: Hasancan Eralaca-Mehmet Gökyayla, Turgutlu Belediyesi Meclis-i İdare Karar Defteri 1, Turgutlu 2022, s. 20.
[9] Eralaca-Gökyayla, a.g.e., s. 45.
[10] Eralaca-Gökyayla, a.g.e., s. 138.
[11] Nejdet Bilgi, a.g.m., s. 260.
[12] Nejdet Bilgi, a.g.m., s. 261.