GAZİ ULUYOLU’NDAN ATATÜRK BULVARI’NA
Mehmet Gökyayla
Atatürk Bulvarı, günümüzde hemen her Turgutlulunun en sık kullandığı, her gün binlerce aracı ve on binlerce yayayı gideceği noktaya ulaştıran en önemli güzergâh. Genel olarak hepimiz, bugününü bildiğimiz fizikî yapıların geçmişte de aynı olduğunu bile düşünüyoruz farkında bile olmadan. Elbette bu durum, Atatürk Bulvarı için de geçerli. Fakat isminden tutun da fizikî yapısına, zemin döşemesine varıncaya kadar Atatürk Bulvarı, yaklaşık yüzyıllık süreçte pek çok değişiklik geçirmiş durumda.
Bugün hepimizin hayatında bir şekilde önemli yeri olan Atatürk Bulvarı, 1922’deki Yunan yangınından önce günümüzdekinden çok daha farklı durumdaydı. Yangın öncesi dönemin Turgutlu’sunda hükümet konağı gibi devlet dairelerinin yerinin de etkisiyle şehrin merkezi günümüzdekinden çok daha aşağı kısımdaydı. Konakönü Meydanı ve çevresi ile günümüzün İstiklal Mahallesi dolayları, o günlerin gözde mekânları, deyim yerindeyse protokol mahalleriydi. Pazar Camii’nden yukarılara doğru ilerledikçe yerleşim nispeten seyrekleşmekteydi. Özellikle günümüzün hükümet konağı ya da eski belediye binasının daha güneylerinde çoğunlukla Rum ve Ermeniler ikamet ederken söz konusu alanlarda bina sayısı da oldukça azdı. Hal böyleyken Atatürk Bulvarı’nın günümüzün Orta Park’ından daha üstte kalan bölümleri maddî anlamda çok da cazip değildi. Bu yolun en üst kısmında, şehrin dışında kalan bölgede ise Belediye Parkı denilen bugünün Karpuzkaldıran Parkı ve onun biraz güneyinde de Kasaba Redif Taburu bulunuyordu. Şehrin içme suyu ihtiyacını sağlayan su galerilerinden gelen suyun fazla kısmının açığa çıktığı ve şehir dışı sayıldığını tekrar etmek istediğim bu bölgeye ‘Subaşı’ denmekteydi.
İzmir-Ankara Karayolu 1950’lere kadar günümüzdeki yapısında değildi ve Atatürk Bulvarı da İzmir Yolu’na doğrudan bağlanmamıştı. Turgutlu’nun İzmir Yolu’na bağlantısı, Askerlik Şubesi’nin arkasından geçen yol gibi bir güzergâhtan ve günümüze göre daha batıdan sağlanıyordu. Dönemin belediye başkanı olan Şekip Seçkin’in 1959 yılı faaliyet raporunu belediye meclisi üyelerine sunarken söyledikleri bu açıdan önemlidir: “Karayolları Umum Müdürlüğü’nün İzmir 2. Bölge Müdürlüğü’ne verdiği talimat gereğince, mütehassısları vasıtasıyla Turgutlu şehir içi ana yollarının (Atatürk Bulvarı’nın devlet yoluna birleştirilmesi, İstasyon Yolu, Piyaleoğlu Caddesi’nin tamamı, Cumhuriyet Caddesi ve Akçakmak Yolu devamı, Manisa Yolu ve 14 Mayıs Caddesi olmak üzere) cem’an 2 milyonun üzerinde bir keşif yapılmış ve Karayolları Umum Müdürlüğü’ne arz olunmuştur.”[1]
Bilindiği gibi Atatürk Bulvarı, istasyon ile Ankara Asfaltı arasında uzanmaktadır. Yaklaşık 2.200 metre uzunluğa sahip olan bu yolun, buraya kadar anlattıklarımızdan da görüleceği üzere asıl önemli kısmı çarşı, Koza Pazarı çevresi ile daha aşağıda kalan bölümüydü. Günümüzün Turgutlu’sundaki en önemli güzergâh olan bu yolun ismi de doğrudan ulaştığı noktadan hareketle İstasyon Caddesi’ydi.
1922 yangınından sonra hazırlanan istikamet planında şehrin birçok sokağının şekli ve yeri mecburen değiştirilmişken bu yola çok fazla müdahale edilmemiştir. Bulvarın alt kısmı, demiryolunun faaliyete alınması sonrasında çok muhtemelen önemli ölçüde değer kazanmıştır. Demiryoluna ulaşımın, dönemin sanayi tesisleri için taşıdığı önem dikkate alınırsa İstasyon Caddesi üzerinde kurulan fabrikaların mevcudiyeti de rahatlıkla anlaşılabilir. 1927-1928 Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi’ne göre Turgutlu’da 9 fabrika vardır ve bunların 7 tanesi anılan yol üzerinde veya hemen yakınındadır. Bu tesisler Bosnalı Mustafa Efendi’nin un fabrikası, Mehmet Emin Efendi’nin marangoz fabrikası, Ahmet Sabri Efendi’nin zeytin ve susamyağı fabrikası, Bahri Efendi’nin un fabrikası, Yörük Ali Efe’nin pamuk ve un fabrikası[2], Kırkağaçlı Ragıp Bey’in un ve elektrik fabrikası ile Yörükzâde Mehmet Efendi’nin pamuk fabrikasıdır.[3] Salnamede tesislerin adresleri verilirken bazıların İstasyon Caddesi, bazılarında ise İbrahimci Bulvarı ifadesi kullanılmıştır. Bahsi geçen dönemde sokak isimlendirmeleri ve numarataj sisteminin günümüzdeki kadar disiplinli ve programlı yürütülmemesi, aynı caddenin farklı isimlerle anılmasının gerekçesi olmalıdır. Görüldüğü üzere Cumhuriyet’in ilk yıllarında bu cadde, Turgutlu’nun erken dönem sanayi tesislerinin çoğunluğunun kurulduğu güzergâhtır ve yinelemek gerekirse bu durumun en önemli nedeni, tren istasyonunun bu yolun sonundaki mevcudiyetidir.
Turgutlu trafiğinin ana arteri olan bu yol, Atatürk Bulvarı adını alana dek farklı adlarla anılmıştır. Az önce atıfta bulunduğumuz salnamede görüldüğü üzere yolun şu ana kadar tespit edebildiğimiz en eski adları İstasyon Caddesi ve İbrahimci Bulvarı’dır. Yol, 1930’lu yıllarda ise Gazi Uluyolu şeklinde isimlendirilmiştir. Uluyol kelimesi, Öztürkçecilik akımının çok hızlı olduğu o dönemde Fransızca asıllı bulvar kelimesinin karşılığı olarak türetilmiş fakat yaygınlık kazanamamıştır. Gazi Uluyolu, bir süre sonra da Gazi Bulvarı’na dönüşecek ve nihayetinde de burası Atatürk Bulvarı adını alacaktır.
Sokak ve caddeler, biraz da peyzajlarıyla yer eder hafızamızda. Atatürk Bulvarı’nın çok eski dönemlerdeki peyzajına dair maalesef pek bir bilgimiz yok ancak Cumhuriyet döneminde bu alanda yaşananlar malumumuz. Örneğin büyüklerimizin hatıralarında bulvarın üst kısmındaki çınar ağaçları önemli bir yer tutmaktadır. Karpuzkaldıran Parkı’nın ön kısmında ve biraz daha aşağı kısımda kaldırımları ve hatta muhtemelen yolun bir kısmını gölgeleyen bu asırlık çınar ağaçları, ne yazık ki 1976 yılında kestirilmiştir.
Bulvarın İbrahimci Camii’nin altında kalan bölümü ise halk arasında ‘Dutlu Yol’ diye anılmaktadır. Turgutlu’nun efsanevî belediye başkanı Cevdet Öktem, 1934 yılında göreve gelmesinin hemen ardından belediye fidanlığını oluşturarak şehri yeşillendirmek için ihtiyaç duyulan ağaç fidanlarının burada yetiştirilmesini sağlar. Dutlu Yol başta olmak üzere Kasaba’nın hemen her mahallesindeki sokak ve caddeler, onun döneminde ağaçlandırılır. Dikilen fidanların çoğu duttur çünkü Cevdet Bey, burada ipekböcekçiliğinin gelişmesini de teşvik etmek gayesindedir. Bu amaca belki ulaşılamaz ama dut ağaçları halen o günlerin hatıralarını taşımaktadır. Onun başkanlığı döneminde bulvarın üst kısımları da ağaçlandırılmış ancak çeşitli nedenlerle o ağaçlar günümüze ulaşamamıştır.
Atatürk Bulvarı’nın Turgutlu’daki hemen bütün sokak ve caddeler gibi uzak geçmişte toprak olan zemini, 1930’lu yıllarda Irlamaz Çayı’ndan getirilen taşlarla döşenmiş ve halk, çamur ve tozdan belirli ölçüde kurtulmuştur. İlerleyen yıllarda ise çakma taşların yerini artık beton alacaktır ve 1992’ye kadar bu beton zemin varlığını sürdürecektir. 1988’in sonlarında Mehmet Tüzel Gökyayla’nın belediye başkanlığı döneminde bulvarın Koza Pazarı’nın altında kalan kısmının altyapısı tamamlanır. Sonrasında ise İsmail Kırdar döneminde Koza Pazarı’nın üstündeki bölgenin altyapı çalışması da tamamlanarak zemin, beton yerine kilit parke döşenerek kaplanır ve böylelikle caddenin çehresi değiştirilir. O güne dek Turgutlu’nun bazı başka sokaklarında kilit parke taşları zemin döşemesi olarak uygulanmışsa da Atatürk Bulvarı, bir anlamda anılan çalışmanın zirve noktası olmuştur. Bundan dolayı da dönemin belediye başkanı İsmail Kırdar, yıllar boyuca Atatürk Bulvarı’ndaki çalışmayla anılmıştır. Yoldaki son geniş kapsamlı yenileme çalışması ise 2010’lu yıllarda yapılmıştır. Bu çalışma esnasında kaldırımlar bir miktar daraltılarak yol genişletilmiş ve kaldırımlara palmiye fidanları dikilmiştir.
Üzerinde Turgutlu’nun en önemli iki parkını, kaymakamlık gibi kamusal binaları, pek çok bankayı ve yüzlerce dükkânla binlerce evi bulunduran Atatürk Bulvarı’nın üst kısmı, 1970’ler ve sonrasında giderek değerlenmiş; her geçen gün daha fazla cazibe kazanmıştır. Turgutlu’nun büyüme istikametinin güneye doğru olmasının bunda payı büyüktür elbette. Bunun yanında Cumhuriyet’in 50. yıldönümünde açılışı yapılan ve tüm resmî törenlere o günden bu yana ev sahipliği yapan 50. Yıl Alanı’nın devreye girmesi de cazibenin yukarıya taşınmasındaki bir diğer etken olmalıdır.
Değişim, her gün devam etse de Atatürk Bulvarı, isminden üzerinde yapılan resmigeçitlere, kaymakamlıktan eski belediye binasına dek Turgutlu’nun Cumhuriyet dönemindeki tarihinin en önemli sembollerinden ve belki de bazı açılardan başrol oyuncularından birisidir. Bulvarla ilgili değişmeyen tek gerçek, muhtemelen işin bu yönü olmuştur.
[1] Turgutlu Belediyesi Meclis Zabıtnameleri, 08.02.1960 tarihli toplantının tutanakları.
[2] Yörük Ali Efe’nin fabrikası, demiryolunun altında ve biraz daha doğuda olmasına rağmen salnamede İstasyon Caddesi’nde olduğu ifade edilmiştir. Detaylı bilgi için bakınız: https://www.turgutluyanki.com/turgutlu-nun-ilk-sanayi-tesisleri/48664/
[3] Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, Matbuat Müdüriyet-i Umumisi, s. 967-968 arası ek. Bahsedilen yıllarla ilgili aktarılan bilgilerin tamamı buradan alınmıştır. Her birisi için ayrıca dipnotta kaynak belirtilmeyecektir.