BİR DÖNEME YÖN VEREN KURUM: TURGUTLU TÜRK OCAĞI (1923-1931)
Mehmet Gökyayla
Türk tarihine bakıldığında erken dönem sivil toplum örgütleri olarak loncalar ve bazı yönleriyle de vakıflar karşımıza çıkmaktadır. Bu kurumlar, var oldukları dönemde toplumun çeşitli ihtiyaçlarını karşılamış ve halkın belirli kesimlerinden bireyleri aynı potada buluşturmuşlardır.
Sivil toplum kavramının, “devletin idarî yapısının dışında, özerk, gönüllü bir yapısı olan, kendine ait bir hukuk düzenine sahip olmakla birlikte kendi iç düzenini kendisi belirleyen, toplumsal hayatın organize bir bölümü olarak” tanımlanabileceği ve kavramın modernite ile ilintisi[1] dikkate alınacak olursa bu tür örgütlerin Osmanlı Devleti’ndeki ilk örneği Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti olacaktır. II. Meşrutiyet’in ilanı sonrasında dernek kurmanın kanunî bir zemine oturmasıyla birlikte[2] de birkaç yıl içerisinde Donanma Cemiyeti (1909), Türk Cemiyeti (1908) ve Türk Ocağı (1912) gibi çok sayıda dernek kurulmuştur. Bu derneklerin arasında hem yaygın örgütlenme hem de ilerleyen yıllarda da toplumsal yönlendirme açısından Türk Ocağı veya Türk Ocakları’nın yeri ve önemi daha farklıdır.
Söz konusu sivil toplum örgütlerinin bazıları kısa sürede imparatorluk coğrafyasının çeşitli bölgelerinde açılan şubelerle örgütlenmelerini yaygınlaştıracaktır. Bu açıdan bakıldığında erken dönemde Turgutlu’da Donanma Cemiyeti’nin oldukça aktif olduğu görülmektedir. Osmanlı donanmasına maddî kaynak sağlama hedefi ile çalışan bu kuruluş, dönemin Turgutlu’sunda çeşitli etkinliklerle halktan bağış toplayan bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin Manisa Donanma Cemiyeti’nin 17 Şubat 1910 tarihindeki 14 Ağustos 1909-13 Şubat 1910 tarihleri arasında toplanan 364.317 kuruş 15 para tutarındaki bağışın 45.475 kuruş 15 paralık kısmı, Kasaba Donanma-i Osmanî Muavenet-i Milliye Cemiyeti’nden gelmiştir.[3] Aynı yıllarda bu sivil toplum kuruluşu çeşitli vesilelerle müzayedeler düzenleyerek önemli miktarlarda yardımlar toplamıştır. Yardım toplanan yer, sadece ilçe merkezi de değildir. Dernek içerisinden bir heyet teşkil edilerek köyler de ziyaret edilmekte ve oralarda da donanmanın önemi anlatılarak bağış toplanmaktadır.[4] Şu an için elimizdeki kaynaklara göre Turgutlu’da sivil toplumun örgütlü ve yaygın çalışmasının etki alanı böylesine geniş ilk örneği Donanma Cemiyeti’dir.
Türk Ocağı’nın ise Osmanlı Devleti döneminde Turgutlu’da bir şubesi olup olmadığı sorusunu henüz kesin olarak cevaplayabilmiş değiliz. Türk Ocağı, Türk toplumunda millî bir kimlik oluşturularak ayrılıkçı hareketlere karşı durulması şeklinde özetlenebilecek bir amaçla hareket eden bir grup aydın ve öğrencinin birlikteliğiyle 1912 yılında resmen kurulmuştur. Mehmet Emin Yurdakul, Ahmet Ferit Tek Ahmet Ağaoğlu gibi önemli isimlerin kurucuları arasında yer aldığı Türk Ocağı, kısa sürede yurt çapında örgütlenir. Şube sayısı 1916’da 25’e, 1919 yılında da 35’e yükselmiştir. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı topraklarının İtilaf Devletleri’nce işgale başlanmasıyla Türk Ocağı tarafından açık hava toplantıları düzenlenerek halkın millî duyguları harekete geçirilmeye çalışılmıştır. Bunun ardından derneğin şubeleri işgalci güçler tarafından baskı altına alınır ve kapatılır. Böylelikle Kurtuluş Savaşı sonuna dek Türk Ocağı’nın faaliyetleri, askıya alınacaktır.[5]
Millî mücadelenin zaferle sonuçlanması sonrasında Türk Ocağı yeniden canlanır. Mustafa Kemal Paşa’nın desteği ile birçok yeni şube de açılır. “Cumhuriyetin ilanından sonra başlatılan inkılâpların başlıca destekçisi ve yayıcısı Türk Ocakları olur. Bu dönemde açılan ocakların sayısı, 1928 yılı başında 141’e ulaşmıştır. Özellikle, bu dönemde Ankara’ya taşınmış olan Genel Merkez’de birçok bilimsel ve sosyal toplantılar, kültürel etkinlikler düzenlenirken çok sayıda da eser yayınlanır. Şubeler de kendi imkânları çerçevesinde halk okulları, dispanserler, başka sosyal kuruluşlar kurarak topluma yararlı olmağa çalışırlar.”[6]
Türk Ocağı Turgutlu Şubesi’nin tam olarak hangi tarihte açıldığını bilmiyoruz. Ancak kesin olan şudur ki 1923 yılının temmuz ayında yani henüz cumhuriyet dahi ilan edilmeden önce bu şehirde Türk Ocağı örgütlenmiş ve şube açılmıştır. 17 Temmuz 1923 tarihli Türk Sesi gazetesinde yayınlanan yazısında A. Refik, Turgutlu’da Ocak üyesi gençlerin büyük kısmının bağ ve bahçe işleriyle uğraştıkları için derneğin çalışmalarının durgunlaştığını belirtmektedir.[7] Dönem itibariyle Turgutlu’nun bir tarım şehri olduğu dikkate alınırsa yaz aylarında bu tür faaliyetlerin durgunlaşmasını normal olarak değerlendirmemiz gerekecektir.
Şubenin arşivi ne yazık ki günümüze ulaşmadığı için kurumun faaliyetlerini, dönemin gazetelerine yansıdığı kadarıyla takip edebilmekteyiz. Turgutlu Türk Ocağı’nın gazetelerde karşımıza çıkan en erken dönemdeki iki yöneticisi, bu sivil toplum kuruluşunun niteliğini de ispat eder niteliktedir. 1925 yılında şube yönetiminde karşımıza çıkan bu iki isim, Hasan Şevki (Özeren) Bey[8] ve Dr. Seyfettin (Poyraz) Bey’dir[9].
Hasan Şevki Bey, kurtuluştan hemen sonraki günlerde altı ay kadar vekâleten Turgutlu Belediye Başkanlığı görevini üstlenmiştir. Başkanlığı sonrasında da belediye meclisi üyeliğine seçilen ve bir süre de bu görevi sürdüren Hasan Şevki Bey, aynı zamanda Himaye-i Etfal Cemiyeti şube başkanlığı ve Turgutlu Ticaret Odası başkanlığı da yapmıştır. Dr. Seyfettin Bey de tıpkı Hasan Şevki Bey gibi dönemin dikkat çeken simalarından birisidir. 1925’te Turgutlu Türk Ocağı’nın başkanı olarak gördüğümüz Dr. Seyfettin Bey, Türk Ocakları’nın kapanmasından sonraki süreçte 1936 yılında faaliyete başlayan Turgutlu Halkevi’nin de kurucu başkanı sıfatıyla karşımıza çıkacaktır.[10] Seyfettin Bey’in kişiliğinin yanında yalnızca bu örnek bile Türk Ocakları ile Halkevleri arasındaki devamlılık ilişkisini göstermesi bakımından anlamlıdır.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın 16 Ekim 1925’te Turgutlu’yu ziyaretinde onu karşılayanlar arasında Türk Ocağı Başkanı Dr. Seyfettin Bey de bulunmaktadır. Demiryoluyla Turgutlu’ya gelen Gazi, istasyonda trenden inerek burada bir süre Turgutlulularla sohbet etmiştir. Turgutlulular namına Türk Ocağı Başkanı sıfatıyla Dr. Seyfettin Bey, Mustafa Kemal Paşa’ya hitaben bir konuşma yapmıştır.
“Muhterem Gazi! Ulu halâskâr! Kahraman mücaddid!” hitabıyla başladığı konuşmada Seyfettin Bey özellikle, “Asırların batıl hurafeleri içerisinde puyân olan asil ve necip Türk Milleti’ne hakikati ihsâs ettin. O benim yüksek milletimin kirli ve sefil ihtirazlarla karıştırılan hürriyetini sen meydana çıkardın….. Şimdi Türk demek medeniyetle yaşamaya azmetmiş ve haricin her türlü müdahalelerine rağmen yaşamak kuvvetini kendinde duyan bir millet demek.” cümleleriyle Paşa’nın devrimci yönünü vurgulayarak millet adına şükran ve dualarını iletmiştir. Bu hitabın ardından Gazi Mustafa Kemal Paşa, “memleketin hissiyatından son derece memnun olduğunu” söyleyerek kendisine uzatılan fotoğrafını, “16 Teşrinievvel 1925, Kasaba Türk Ocağı’na” notunu düşüp imzalayarak hediye etmiştir.[11]
Hasan Şevki ve Seyfettin Bey’den sonraki yıllarda da Turgutlu Türk Ocağı yöneticileri, yine şehrin önemli isimleri arasından kişiler olacaktır. Bunlardan birisi de Ali Rıza Bey’dir. 1929 yılında Türk Ocağı Başkanı olan Ali Rıza Bey, o yıl yapılan belediye seçimlerinde meclis üyesi adayı olmuş ve en yüksek oyu alarak meclise girmeyi başarmıştır.[12]
Özellikle 1920’lerin ortasından itibaren Turgutlu’da gerçekleşen kültürel ve sosyal yapılanma ile fizikî yapılaşma faaliyetleri, ilçenin yeniden ayağa kalkabilmesi adına çok önemli ve değerlidir. Eğitimden sağlığa, ekonomiden kültüre birçok alanı kapsayan bu çalışmaların en önemli aktörlerinden birisi de Türk Ocağı Turgutlu Şubesi’dir. Örneğin 1925 yılının şubat ayında Ahmetli’de Türk Ocağı’nın düzenlediği deve güreşlerinde toplanan 600 liranın doğrudan doğruya bir ilkokul inşaatı için aktarılması, bu derneğin kültürel etkinliklerinin yanında topluma sunduğu maddî katkılardan yalnızca bir tanesidir.[13] Aynı yıllarda ilçede öne çıkan diğer sivil toplum kuruluşları ise Tayyare Cemiyeti ile Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin şubeleridir.
Dönemin Turgutlu’su, bir taraftan küllerinden yeniden doğarken diğer taraftan da halen yoklukların memleketidir. Yunan yangınında ev dükkânların yanında hemen tüm kamu binaları da yok olmuştur. Böylesi bir ortamda Türk Ocağı Turgutlu Şubesi’nin de kendi binası henüz mevcut değildir. Kuvvetli ihtimalle bu kurum, kendi binasına kavuşana kadar geçen süre boyunca küçük bir yapıda kiracı olarak varlığını sürdürmüştür. 1926 yılına gelindiğinde artık Türk Ocağı’na ait yeni bir bina inşasıyla ilgili çalışmalara başlanacaktır.
Turgutlu Türk Ocağı binası inşası
İzmir’de yayınlanan Anadolu gazetesinin 4 Mayıs 1926 tarihli nüshasındaki “Kasaba’da Mükemmel Bir Türk Ocağı Binası” başlıklı habere göre, “Kasaba’mızda her gün biraz daha inkişaf eden imar ve inşaata bu defa en mutena bir mahalde ve Kasaba Bulvarı’nın bir köşesinde[14] Türk tarz-ı mimarîsi ile inşasına başlanan Türk Ocağı binası bir kat daha revnak verecektir. Gelibolulu Mimar Hasan Tahsin Bey tarafından tanzim ve ocak heyet-i idaresince kabul edilen proje mucibince inşaatına pek yakında mübaşeret edilecektir.”[15]
Bahsi geçen bina, aslında Atatürk Bulvarı’nın bir arka sokağındaki köşededir fakat arsasının bir ucu bulvara kadar uzanmaktadır. Günümüzde Belediye İşhanı’nın bulunduğu alanda inşa edilen bu bina, Türk Ocağı’nın etkinlikleri için çok elverişli bir yapı olacaktır. Burası yalnızca Ocak faaliyetleri için değil, kimi zaman şehir dışından gelen misafirlerin ağırlanması ya da çeşitli sosyal etkinliklerin yapılabilmesi için de prestijli bir mekân olacaktır. Örneğin 9 Şubat 1929’da Esnaf ve Ahali Bankası Turgutlu Şubesi’nin açılışı için şehre gelen İzmir Valisi Kâzım (Dirik) Paşa, Manisa Valisi Nusret Bey ile beraberlerindeki heyet burada ağırlanmışlardır.[16]
Manisa Mebusu Vasıf Bey, Turgutlu Türk Ocağı yöneticileri ve ileri gelenlerle birlikte Türk Ocağı önünde.
Geçmişte Çarşı Mezarlığı ya da Büyük Mezarlık diye adlandırılan kabristanın[17] küçük bir kısmı üzerine inşa edilen bu binanın arsası da oldukça geniştir. Yapının arka kısmında ayrı bir tapusu olduğu anlaşılan büyükçe bir bahçe mevcuttur. Türk Ocakları’nın kapanmasının ardından bina ve arsanın mülkiyeti Cumhuriyet Halk Partisi’ne, sonra da belediyeye geçmiş olmalıdır. Bina, önce Turgutlu Gençlik Yurdu tarafından Türk Ocağı’nın yürüttüklerine benzer etkinlikler için kullanılmış; sonrasında halk arasında ‘mahfel’ adıyla bilinen bir gazinoya dönüşmüştür. Arka bahçesi ise çok uzun bir süre yazlık sinema olarak kullanılmıştır. Binanın bir yangın sonucunda ciddi zarar görmesinin ardından bu arsaya Belediye İşhanı inşa edilmiştir. Bahçe diye bahsettiğimiz alan, Halkevlerinin kurulmasından sonraki süreçte Turgutlu Halkevi’nin inşa edilebilmesi için bir dönem arsa olarak düşünülmüş; sonrasında bu fikirden vazgeçilerek satılmaya çalışılmış ancak talibi çıkmayınca satılamamıştır.[18]
Turgutlu Türk Ocağı’ndan söz ederken atlanmaması gereken bir husus da bandodur. Şu anki bilgimize göre Turgutlu’daki ilk bando, Türk Ocağı çatısı altında faaliyet göstermiştir. Kıyafetlerinden enstrümanlarına varana dek bu ekip, profesyonel bir şehir bandosu görünümündedir ve tüm resmî programlarda görev almaktadır. Bandonun resmî programlar haricinde karşılamalarda da görev aldığı Haziran 1929’da gerçekleşen İzmir Altınay Kulübü ile Kasaba gençler karması arasındaki futbol maçına dair haberde de görülmektedir. Habere göre, “Kasaba gençleri, İzmirli kardeşlerini Kasaba’ya iki kilometro mesafeden Türk Ocağı muzikasiyle karşılamışlar ve Türk Ocağı’na götürerek mükellef bir ziyafet vermişlerdir.”[19] Türk Ocakları’nın kapanmasından sonra bu bando, ilk olarak Gençlik Yurdu çatısı altında, sonraki yıllarda da Turgutlu Halkevi bünyesinde çalışmalarını sürdürecektir. Tamamına yakını amatörlerden oluşan bu ekibin Turgutlu’nun müzik hayatındaki etkisi, gerek bando gerekse çeşitli orkestralarda görülebilir bir şekilde 1970’li, hatta 1980’li yıllara kadar kesintisiz olarak devam etmiştir.
Türk Ocakları’nın Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki bu etkinliği, 1931 yılında sona ermiştir. 10 Nisan 1931 tarihinde toplanan olağanüstü kurultayda Türk Ocakları Cemiyeti’nin feshine ve mallarının Cumhuriyet Halk Fırkası’na devredilmesine karar verilmiştir.[20] Bu sivil toplum kuruluşunun kapanmasını takiben benzer etkinlikler ilk önce Turgutlu Gençlik Yurdu, 1936’daki açılışının ardından da Turgutlu Halkevi tarafından sürdürülmüştür. Etkinliklerin türünden kurum üyelerine, hatta yöneticilerine kadar bu devamlılık rahatlıkla izlenebilmektedir.
Prof. Dr. Salih Özbaran’ın da ifade ettiği gibi, “Sosyal faaliyetler olarak da değerlendirilebilen Himaye-i Etfal (Çocuk Esirgeme Kurumu), Gençlik Yurdu, Tayyare Cemiyeti, Türk Ocağı ve Halkevi gibi kuruluşların yeni rejim Cumhuriyetin çağdaşlaşma yolundaki çabalarının birer parçaları oldukları bilinmelidir.”[21] Turgutlu’da bu kurumların içerisinde Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren daha çok kültürel etkinliklerle öne çıkan Türk Ocağı olmuştur. Türk Ocağı ve sonrasında aynı işlevleri üstlenen Gençlik Yurdu ile Halkevi, yeni rejimin toplumsal ve kültürel hamlelerinin geniş kitlelere ulaştırılmasını amaçlayan birer yaygın eğitim kurumu olarak da değerlendirilebilir.
[1] Aybala Lale - Melek Kaymaz Mert, “Türk Sivil Toplumunun Tarihî Gelişimi, Osmanlı Devleti’nden Cumhuriyet’e Mukayeseli Bir Analiz (1839-1950)”, International Social Sciences Studies Journal, Vol: 5, Issue: 49, 2019, s. 6391.
[2] Nursen Gök, “Donanma Cemiyeti’nin Anadolu’da Örgütlenmesine İlişkin Gözlemler”, Tarih Araştırmaları Dergisi, Sayı: 27, 2008, s. 78.
[3] Nejdet Bilgi, “1908-1913 Yıllarında İzmir Basınında Kasaba (Turgutlu), 20. Yüzyılda Turgutlu, Turgutlu 2019, s. 208.
[4] Nejdet Bilgi, a.g.m., s. 208-212.
[5] https://www.turkocaklari.org.tr/turk-ocagi-tarihi/6/turk-ocaklarinin-kisa-tarihcesi , Erişim: 30.01.2024.
[6] https://www.turkocaklari.org.tr/turk-ocagi-tarihi/6/turk-ocaklarinin-kisa-tarihcesi , Erişim: 30.01.2024.
[7] Hakkı Uyar, Cumhuriyet Döneminde Manisa’da Eğitim (1923-1950), Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir 1993, s. 58.
[8] Kasabalı Nevzad Ekrem, “Kasabalılar Gazi’yi İstikbale Hazırlandılar”, Yeni Gün gazetesi, 16 Teşrinievvel 1925, s. 1.
[9] “Büyük Reisimiz Anadolu Yollarında”, Hâkimiyet-i Milliye gazetesi, 18 Teşrinievvel 1925, s. 1.
[10] Dr. Seyfettin Poyraz ile ilgili detaylı bilgi için bakınız: Mehmet Gökyayla, “Turgutlulu Bir Anıt İsim: Dr. Seyfettin Poyraz”, https://www.turgutluyanki.com/turgutlulu-bir-anit-isim-dr-seyfettin-poyraz/46866/ , Erişim: 01.02.2024.
[11] Doç. Dr. Mevlüt Çelebi, Atatürk ve Manisa, Manisa 2006, s. 62-63.
[12] Meltem Önder, “1929-1933 Yıllarında İzmir Basınında Turgutlu”, 20. Yüzyılda Turgutlu, Turgutlu 2019, s. 305. (Ali Rıza Bey hakkında ne yazık ki burada aktarılan dışında bir bilgi sahibi değiliz.)
[13] Anadolu gazetesi, 24 Şubat 1925.
[14] Bina her ne kadar günümüzde Atatürk Bulvarı olarak bildiğimiz caddenin arka köşesinde inşa edilse de arsasının bir ucu bu caddeye kadar uzanmaktadır.
[15] “Kasaba’da Mükemmel Bir Türk Ocağı Binası”, Anadolu gazetesi, 4 Mayıs 1926, s. 2.
[16] “Esnaf ve Ahali Bankası Kasaba Şubesi de Açıldı”, Hizmet gazetesi, 10 Şubat 1929, s. 1.
[17] Kurtuluştan sonraki dönemde, özellikle 1930-35 yılları arasında Turgutlu’nun eski mezarlıkların hemen tamamı düzleştirilerek başka amaçlara yönelik olarak kullanılmıştır. Çarşı Mezarlığı, bu uygulamaların ilk örneğidir. Detaylı bilgi için bakınız: Mehmet Gökyayla, Turgutlu’nun Kaybolan Mezarlıkları, Turgutlu 2021.
[18] BCA, 490-1-0-0.1762.1149
[19] “Kasaba’da Maç”, Hizmet gazetesi, 9 Haziran 1929, s. 1.
[20] Neslihan Bolat Bozaslan, “Türk Ocakları’nın Kapatılması ve Mallarının Tasfiyesi Gaziantep Türk Ocağı Örneği”, Turkish Studies – History, 15 (2), s. 412.
[21] Salih Özbaran, Küllerinden Doğan ‘Kasaba’ Turgutlu, İzmir 2013, s. 137.