Turgutlu, 'İliç' Olabilirdi!
Erzincan’ın İliç ilçesinde yaşanan maden faciası akıllara Turgutlu’da bulunan nikel madeninni getirdi. Çaldağı’nda benzer bir yöntemle maden çıkarılması Turgutlu halkının uzun yıllar süren mücadelesiyle engellendi. Eğer engellenmeseydi, bugün Erzincan’da gördüğümüz manzaranın bir benzeri Turgutlu’da yaşanabilirdi… Turgutlu’da vahşi madenciliğe karşı yürütülen mücadeleyi sizler için özetledik…
Erzincan’ın İliç ilçesinde bulunan bir altın madeni sahasında meydana gelen toprak kaymasında, milyonlarca metreküp toprak geniş bir alana yayıldı. Maden sahasında bulunan 9 işçi de toprak altında kaldı. İşçileri arama kurtarma çalışmaları gece gündüz devam ederken, maden sahasından Fırat Nehri’ne bir siyanür sızıntısı olup olmadığı soruları da yanıtsız kaldı.
İliç’te yaşanan maden kazası akıllara Turgutlu Çaldağı’nda bulunan nikel madeni geldi.. İngiliz maden şirketi European Nickel 2002 yılında Turgutlu’da bulunan nikel madeninin işletme haklarını almış ve şirketin Genel Müdürü Simon Purkiss, Türkiye’de ilk defa kullanacaklarını iddia ettiği ‘heap leach’ teknolojisiyle Çaldağı’nda bulunan nikel madenini çıkaracaklarını söylemişti.
Manisa’nın Turgutlu ilçesinde 2000’li yılların başında başlayan ve giderek güçlenen çevre mücadelesi sonucunda, European Nickel şirketi haklarını başka bir şirkete devredek, Turgutlu’dan ayrılmıştı. O yıllarda Turgutlulu çevrecilerin giderek büyüyen mücadelesi bir hukuk mücadelesine dönüştü. Başlangıçta bir grup çevrecinin başlattığı bu oluşum siyasi isimlerden, sivil toplum örgütlerine kadar büyük bir kesimin desteğini alarak devam etti. Kısacası Turgutlu halkının büyük bir bölümü bu çevre mücadelesine ortak oldu.
Çevrecilerin bu mücadelesi, maden sahasını devralan VTG Madencilik şirketine karşı da devam etti. Çevreciler hukuk mücadelesinin yanında, Turgutlu’da uygulanacak yöntemin tehlikelerini, maden sahasında kullanılacak yaklaşık 18 milyon ton sülfürik asidin, Turgutlu ovası üzerinde yaratacağı muhtemel tehditleri, Erzincan’da olduğu gibi yaşanacak bir toprak kaymasının ne gibi felaketlere yol açacağını kamuoyuna anlatmak için seferber oldular.
Turgutlu’da verilen topyekün mücadelenin ardından, Çaldağı’nda yapılan madencilik faaliyetleri sekteye uğradı.
Geldiğimiz noktada, bugün Çaldağı maden sahasında aktif bir maden işleme operasyonu yürütülmediği düşünülüyor. Maden alanının şu anki sahibi olan Çaldağı Nikel’in, Çaldağı’nda bulunan cevheri kamyonlarla Gördes yakınlarındaki bir tesise götürdüğü ise iddialar arasında.
Konu ile ilgili videoları İzlemek için tıklayınız:
Bakan Pepe’nin açıklaması
Serhat Orhan’ın açıklaması
Çaldağı’ndaki çevre tehdidi bugün tam anlamıyla sona ermiş olmasa da en azından şimdilik engellendiği ortada.
Turgutlu’da eğer o günlerde verilen çevre mücadelesi başarıya ulaşmasaydı. Bugün Çaldağı eteklerinde bulunan Çampınar köyünde Erzincan benzeri bir facia yaşanabilirdi. Çünkü Turgutlulu çevrecilerin o günlerde hep söylediği gibi, İliç’te uygulanan yöntemle benzerlik gösteren sistemde bu defa sülfürik asitle yıkanmış cevher yığınları Çampınar mahallesinin tam üzerinde konumlandırılan alanlarda biriktirilecekti. Yaşanacak bir toprak kayması veya bölgede yaşanması pek muhtemel bir deprem felaketiyle bölge milyonlarca metreküp toprağın altında kalabilirdi.
Tüm yaşananların ardından, yakın geçmişe baktığımızda Turgutlu’da yürütülen mücadelenin ne kadar haklı olduğu ortada. Ne Turgutlu’da ne de ülkemizin başka bir yerinde Allah bize bir daha böyle bir çevre felaketi yaşatmasın. Başımıza gelenlerden ders alalım, göz göre göre bir çevre faciasına daha izin vermeyelim.