“Kasaba” (Anılar, Fotoğraflar, Belgeler) - Ali ŞENTÜRK
Turgutlu’da Zaptiyeler, Tahrir Eminleri ve Eşkiyalar - Sayı:18
OSMANLI, Avusturya ve İran harpleri nedeniyle ekonomik krize girer. Bu kriz nedeniyle Anadolu’nun birçok yerinde gerekli disiplin sağlanamaz. Otorite boşluğu birçok asinin ortaya çıkmasına neden olur. Bunun örnekleri Turgutlu’da da yaşanır. 1700’lü yılların başında Turgutlu’nun bir köyü olan Karaoğlanlı Köyü’nden Karaoğlan isminde biriyle Kaypakçı eşkıyası Kasaba ve çevresini canından bezdirir. Bunlar Turgutlu ve Manisa’ya, açık veya gizli girerek cinayet işleyip eşkıyalık yaparlar. Bilhassa bu hal 1726 ve 1730 yılları arasında önemli boyutlara ulaşır.
1729 senesinde öteden beri eşkıyalık yapmakta olan Kozaklı Himmet Manisa köprüsünde 12 kişilik çetesi ile İpek kervanını soyduğu gibi, savaş nedeniyle deve toplamaya mübaşir olan Numan Ağa’yı da öldürürler. Bunun üzerine bu olayın önlenmesi için, Manisa yeniçeri serdarı Ali Ağa memur edilir.1
Geçmişe dönüp baktığımızda, tarihin kendine has gizemini içinde taşıyan Kasaba’nın sokaklarından, nice voyvodaların, mütesellimlerin, zabitlerin, kaymakamların geçtiğini görürüz. Onlardan geriye kalan sadece anılardır.
Celali ayaklanmaları, isyanlar Osmanlı toprak düzenini büyük ölçüde değiştirmiş, ağır vergiler yüzünden ya da “Büyük Kokçun” sırasında yerlerinden olan çiftçilerin toprakları mültezimlerin veya yerel yöneticilerin eline geçmiştir. Vergiler yüzünden borca giren köylüler, kasabalılar işledikleri toprakları tefecilere kaptırmışlardır. Tefecilerin ortalığı kasıp-kavurmalarının bir örneği yine Turgutlu’da yaşanır. 1750’li yılların ortalarında ağır vergiler ve tefeciler nedeniyle Turgutlu halkı zor duruma düşer. Bunun üzerine Kasaba ahalisi durumu İstanbul’a iletir. Gelen şikâyetler üzerine 03 Mayıs 1754 tarihinde Turgutlu Naibi ve voyvodasına, bir ferman gönderilir. Fermanda tefeci kişilerin türemiş olduğu, bu tefecilerin halkı borçlandırıp, borçlarının birkaç katını halktan zorla aldıkları tespit edildiği belirtilir ve durumun engellenmesi emredilir.2
Karaosmanoğlu ailesinden Hacı Mustafa Ağa, İran seferinin başladığı 1724 yılında bölgeden istenen develerin toplanması işiyle kendisini gösterir. 1730’da Manisa’nın serdengeçti ağası olarak Aydın yöresinden toplanan 1000 kişilik askerin kumandanlığına getirilir. İran seferinde gösterdiği başarılarla dikkati çeker. Ardından Manisa bölgesinde ün salmış eşkıyanın bertaraf edilmesinde önemli rol oynar ve bu sayede 1743’te Saruhan sancağı mütesellimliğine atanır.
Böylece Saruhan bölgesinde rakipsiz hale gelen Hacı Mustafa Ağa, 1755 yılına kadar Manisa bölgesini hâkimiyeti altına alır.
1755 yılında Kasaba’nın (Turgutlu) eski voyvodası olan Es Seyyid Mustafa Ağa ile Hacı Mustafa Ağa arasında çekişmeler sürtüşmeler başlar. Önce Turgutlu ahalisinden ve Saruhan bölgesinden birbiri ardına şikâyetler İmparatorluk merkezine ulaşır. Hükümet bu şikâyetler üzerine Turgutlu mukataasının durumunu teftiş etmek amacıyla bölgeye mübaşirler gönderir. Neticede Mustafa Ağa, Eylül 1955 tarihinde ayanlıktan alınır. Ayanlıktan azledilen Hacı Mustafa Ağa, hâkimiyeti sürdürmekte direnince yakalanır kafası kesilerek idam edilir. Kesik başı İstanbul’a gönderilen Mustafa Ağa’nın Manisa’da bulunan buğday stokuna kısmen el konulur.1
1700’lü yılların sonlarına doğru Seyfi – zadelerden üçüncü kuşak Halil Ağa (Seyfi-zade Es Seyyid Halil Ağa) Kasaba voyvodası olur. Halil Ağa, bu bölgede uzun süre voyvodalık görevinde bulunur. O da 1788 tarihinde halka yaptığı zulümler nedeniyle görevinden alınır. 1791 yılında menkul ve gayrimenkul mallarına el konulur. Malları, bu sırada Saruhan mütesellimi bulunan Karaosmanoğlu ailesinden Hacı Ahmet Ağa’nın gözetiminde açık artırma ile satışa çıkarılır. Hemen bu tarihlerden sonra Halil Ağa’nın damadı Seyfi-zade es seyyid el-hac İbrahim Ağa Kasaba voyvodası olur.2
Turgutlu’ya atanan ayanların, voyvodaların zaman zaman Kasaba ahalisine yönelik zulümleri dayanılmaz ölçülere varır. Turgutlu halkı, mültezimlerin, voyvodaların yüksek vergileri karşısında çoğu zaman direnirler. Bazen de bu idareciler hakkında merkeze şikâyetlerde bulunurlar. Halkın şikâyet nedenlerinin çoğunluğu ağır vergilerdir. Topladıkları vergilerle zenginleşen, servetlerine servet katan bu ayanların zaman zaman Osmanlı yönetimi ile sürtüştükleri bazen de onun yanında yer aldıkları görülür.
Burada eklemek gerekir ki Karaosmanoğlu İbrahim Ağa, 1743 Haziran’ında Diyarbakır Valisi Ali Paşanın mahiyetinde ve Menteşeli Aziz-zade Abdullah ile Turgutlu ayanı Seyfioğlu (Seyfioğlu Mehmet) ile beraber 150’şer atlı askerin başbuğluğunda İran seferine giderler.3 Burada adı geçen Seyfioğlu ailesinin Kasaba’da birkaç nesil ayanlık hizmetlerinde bulunduğu görülür. 1788–1807 tarihleri arasında Turgutlu voyvodası, Seyfioğlu ailesinden, Hacı İbrahim Ağa’dır (Es-Seyid El Hac İbrahim Ağa). Hacı İbrahim Ağa, ölmeden önce voyvodalıktan azledilir bir yıl sonra da vefat eder. Bu defa sağlığında beraber çalıştığı bir kısım tüccar, özellikle Anderiye isimli bir Levanten (gayrimüslim), Hacı İbrahim Ağa’nın mirası varisleri arasında taksim edilirken kedi alacağının dikkate alınmadan malların varisleri tarafından paylaşıldığını ileri sürerek durumu Dersaadet’e (Hükümete) bildirir. Hükümet şikâyetin sonuçlandırılması için Dersaadet’ten sadrazam hazinesi yamaklarından Mehmet Efendi’yi mübaşir olarak görevlendirir. Muhtemelen düzenlenen bu rapor sonucunda “bu işin hak ve adalet üzere halledilmesi gerektiği” hakkında merkezden bir emir gelir. Bunun üzerine 1809 tarihinde Hacı İbrahim Ağa’nın mallarına el konulur.
Bir kısım malları satışa çıkarılarak borçlarının ödenmesi sağlanır.4
19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, Ege’de Rum eşkıyalarının at oynattığı görülür. Bu Rum eşkıyalar Turgutlu’dan birçok kişiyi dağa kaldırırlar. Bunların içerisinde yabancı kökenli tüccarlarda vardır.
(Devam edecek)
Yorumlar
Kalan Karakter: