MEHMET AKİF’İN KIZI VE DAMADI
Mehmet Gökyayla
Mehmet Akif Ersoy, istiklal şairimiz… Siyasî duruşundan ve inançlarından dolayı günümüzde daha çok muhafazakâr elitlerin kendilerini yakın hissettiği ama yalnızca İstiklal Marşı’nı bile göz önünde bulundursak herkesin sahiplenmesi gereken önemli ve bir o kadar da değerli bir isim… Bunları düşünüp başlığa yeniden bakınca bu büyük ismin Turgutlu ile nasıl bir ilgisinin olduğu akla takılacaktır ister istemez. Birkaç yıl öncesine kadar ben de böyle bir başlık karşısında şaşırırdım açıkçası. Sonra Selma ve Ferda Argon kardeşlerin ailelerini ve dedeleri Mehmet Akif Ersoy’u anlattıkları Dedem Mehmet Akif[1] adlı kitap yayınlandı ve Akif’in Turgutlu ile olan bağından ben de böylece haberdar oldum.
En baştan başlamak, sanıyorum, daha iyi olacak. 1873 doğumlu olan Mehmet Akif Ersoy, 1898 yılında Tophane-i Amire Veznedarı Mehmet Emin Bey’in kızı İsmet Hanım’la evlenmiştir. Bu evlilikten Emin ve Tahir adlı iki erkek; Cemile, Feride ve Suad adlarında üç de kız evlatları dünyaya gelir.[2] Bilindiği üzere Akif, pek çok niteliğinin yanı sıra meslek itibariyle veterinerdir. Kızlarının en küçüğü olan Suad Hanım da, 1925 yılında tıpkı babası gibi bir veteriner olan Ahmet Bey’le evlenecektir. Suad Hanım ve Ahmet Bey’in küçük kızı Selma Hanım’ın ifadesiyle, “Evlendikten sonra babamın görevi gereği Anadolu’da gitmedikleri yer kalmamış; Beytüşşebap, Erciş, Milas, Muğla… Babam da dedem gibi veterinerdi ama babam albay veterinerdi. Dedem babamı çok takdir ederdi. Mesleğine çok düşkündü. Askerliği de, veterinerliği de çok severdi. Dedem mektuplarında babama, ‘Evladım Ahmet Bey!’ diye hitap ederdi. Dedeciğim babamı çok severmiş, babam da onu çok severmiş.”[3]

Selma Hanım’ın alıntıladığımız bölümde söylemediği, ancak ailenin o tayin hercümerci içerisinde bir süre ikamet ettiği yerleşim yerlerinden birisi de Turgutlu olmuştur. O günlerde henüz binbaşı rütbesindeki Ahmet Bey’in Turgutlu’ya tayininin ne zaman çıktığını ve ailenin buraya tam olarak ne zaman taşındığını tam olarak bilemiyoruz. Fakat 1936 yılının son günlerinde ailenin Turgutlu’da oldukları anlaşılmaktadır.
Mehmet Akif Ersoy’un Aile Mektupları[4] adını taşıyan kitapta şairin 1 Mart 1928-23 Mart 1936 tarihleri arasında kızı Suad Hanım ve damadı Ahmet Bey’e yazdığı mektuplar yer almaktadır. Mektupların yazıldığı tarihlerde aile sırasıyla Milas, Erciş ve Beytüşşebap’ta ikamet etmektedir. Yani 1936 yılının mart ayı sonuna dek aile, henüz Turgutlu’ya taşınmamıştır. Mehmet Akif, 27 Aralık 1936’da vefat etmiştir ve büyük şairin vefatından on gün kadar sonra Anadolu gazetesinde bir teşekkür ilanı yayınlanır. “Merhum Şâir Mehmed Akif’in kızı Suad / Damadı Binbaşı Ahmed” imzalı ilanda şu ifadeler mevcuttur: “Sevgili babamızın ölümü ile kalbimizde açılan derin acıya iştirak eden kadirşinas, muhterem Turgutlu halkına, kıymetli, münevver gençlerimizden Belediye Reisi Cevdet’le beraber bizi teselliye gelen saygıdeğer arkadaşlarına sonsuz minnet ve şükranlarımızı sunarız.”[5] 5 Ocak 1937 tarihinde yayınlanan bu teşekkür ilanından da anlaşılmaktadır ki Mehmet Akif’in vefat ettiği 27 Aralık 1936 ile 5 Ocak 1937 tarihleri arasında merhumun kızı ve damadı, artık Turgutlu’dadırlar.

Mehmet Akif’in cenazesi, devletin ilgisi olmaksızın kaldırılır. Şairin yakın arkadaşlarından Mithat Cemal Kuntay’ın ifadeleriyle; “Cenaze Beyazıd’dan kalkacak. Oraya gittim. Kimseler yok, bir cenazenin geleceği belli değil. Çok sonra birkaç kişi göründü. Biraz sonra çıplak bir tabut geldi. Bir fıkara cenazesi olmalı, dedim. O anda Emin Efendi Lokantası’nın sahibi Mahir Usta, elinde bir bayrakla cenazeye koştu. Sebebini anlamadım. Yine o anda yüzlerce genç peyda oldu. Üniversitenin büyük sancağına çıplak tabutu sardılar. Ellerimi yüzüme kapadım. Cenazeyi tanımıştım.”[6] Akif’in ömrünün son yıllarında dönemin yönetimiyle çeşitli anlaşmazlıklara düşmüş olması, devletin cenazeye sahip çıkmamasının nedenidir. Ancak nasıl ki üniversite gençliği cenazeyi sahiplendiyse Turgutlu’da da dönemin Belediye Reisi Cevdet Öktem ile arkadaşlarının cenaze günlerinde merhumun kızı ve ailesini yalnız bırakmadıkları, onların yanında oldukları, yukarıda yer verdiğimiz ilan vasıtasıyla ortaya çıkmaktadır.
Az önce de belirttiğimiz üzere Mehmet Akif’in o yıllarda Turgutlu’da ikamet eden damadı da, tıpkı kendisi gibi veterinerdir ve anılan dönemde burada konuşlanmış olan 25. Topçu Alayı’nda görevlidir. Belediye arşivinde tesadüfen karşımıza çıkan bir belge, Binbaşı Ahmet Argon’un sicil dosyasıdır. Dosya 15 Aralık 1938 tarihini taşımaktadır. Buradaki bilgilere göre –ki büyük ihtimalle dosya bizzat Ahmet Bey tarafından hazırlanmıştır- Ahmet Bey, 1315 (M. 1899) yılında Bursa’da doğmuştur. Babası Pehlivanoğulları lakaplı sülaleden Ali Bey, annesi ise Gülsüm Hanım’dır. 1332’de (M. 1916) dosyadaki ifade ile ‘devlet işine giren’ Ahmet Bey, Veteriner Fakültesi mezunudur. Diploma numarası ise 484’tür. Dosyada yer alan ve Dr. Seyfettin Poyraz’ın hazırladığı tabip raporuna göre Ahmet Argon, 1.75 boyunda ve 85 kilogram ağırlığındadır. Kuvvetli bir bünyeye sahip olduğu belirtilen Ahmet Bey’in herhangi bir sağlık problemi bulunmamaktadır.[7]

Aynı yıllara ait memur sicil dosyalarında memurun kadro derecesi ve maaş durumundan sahip olduğu gayrimenkullere ve hatta bakmakla mükellef olduğu kişilere kadar detaylı bilgilere yer verilmektedir. Buna rağmen Ahmet Bey’in dosyası, aktardığımız sınırlı bilgi haricinde neredeyse bomboştur. Ahmet Argon’un aslen bir subay olması ve muhtemelen bir ek görevlendirme ile Turgutlu Belediyesi’nde veteriner kadrosunda bulunması, bu durumun yani dosyada kısıtlı bilgi yer almasının nedeni olabilir.
Sicil dosyasındaki bilgiye göre Ahmet Bey, 1916 yılında ve henüz 17 yaşındayken devlet hizmetine girmiştir. Selma Argon’un, “…babamı rahmetle anıyorum. O da elinden geleni yapmış, vatan için çok küçük yaşta savaşa katılmış, çarpışmış.”[8] demesi ve yukarıdaki bilgiden hareketle merhumun Birinci Dünya Savaşı’nda orduya katıldığı ve fakülteyi de muhtemelen savaş yıllarından sonra bitirdiği anlaşılmaktadır. Ahmet Argon, Turgutlu Kent Müzesi arşivindeki bazı fotoğraflarda görüldüğü üzere aynı zamanda İstiklal Madalyası sahibi bir subaydır. Dolayısıyla merhumun Kurtuluş Savaşı’nda da çarpıştığı anlaşılmaktadır.

Turgutlu, Ahmet ve Suad Argon çiftinin büyük kızı olan Ferda Hanım’ın hatıralarında önemli bir yere sahiptir. Ferda Argon, Dedem Mehmet Âkif adlı kitapta Turgutlu günlerine dair, “Turgutlu’yu çok iyi hatırlıyorum, çünkü orada çok kaldık ve orada okula gittim. En çok hatırladığım, hiç unutmadığım, mutlu olduğum bir yerdi Turgutlu, çok güzeldi. Cennet gibi bir yerdi. Her taraf çamlıktı, sulaktı….. Turgutlu’da ağaçlardan dallar kesip düdük yaptığımızı çok net hatırlıyorum.” demiştir.[9] Mehmet Akif’in kızı Suad Hanım ve ailesinin Turgutlu günlerine dair, aktardıklarımızın haricinde başka herhangi bir yazılı bilgi mevcut değildir.
Avukat Onur Güven’den öğrendiğimize göre aile Turgutlu’da iken Atatürk Bulvarı üzerinde, bugün eski belediye binası olarak adlandırılan yapının ön kısmında yer alan ve maalesef günümüze ulaşmayan iki katlı evlerden birisinde ikamet etmiştir. O günün Turgutlu’sunda mevcut birkaç otomobilden birisi Ahmet Argon’a aittir ve Argon ailesi bu otomobille havaların güzel olduğu zamanlarda mesireye gitmektedir. Gidilen mesire yeri de Selvili Tepe’nin batısında, tepe ile Irlamaz Çayı arasında, o günlerde futbol sahasının bulunduğu ağaçlık alandır.[10]
İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy’un kızı ve ailesinin bir dönem Turgutlu’da yaşamış olmaları, bu ilçe için hiç şüphesiz bir gurur vesilesidir. Akif’in vefat ettiği günlerde Belediye Başkanı Cevdet Öktem başta olmak üzere Turgutluluların aileyi yalnız bırakmaması da ilçenin gösterdiği bir vefa örneği olarak önümüzde durmaktadır.

Yorumlar
Kalan Karakter: