Turdaklılar, Hindistan Varanasi ve Agra’ da
Turdak Kulübünden Levent Uslu organizasyonunda Celalettin Ölgün ve Tuncel Ölgün’ün katıldığı 12 gün süren Birleşik Arap Emirliği(Abudabi), Nepal (Katmandu), Hindistan (Varanasi, Agra, Jaipur ve Yenidelhi) gezisi sona erdi.
Geziye katılan Celalettin Ölgün hoca; Bu gezinin Hindistan bölümünü gazetemize anlattı. “Birlikte Rusya, İtalya, İran, Fas, İspanya, Danimarka, İsveç, Norveç’i dolaştığımız bu konu da uzmanlaşmış Levent Uslu arkadaşım, Hep merak ettiğim hayalimdeki gizemli ülke Nepal ve Hindistan’a gidelim önerisi yapınca heyecanlandım. Oysa Türkler için artık “ayak altı” konumundaki Balkan ülkeleri gezisine katılacaktım. Balkan ülkelerine çoluk, çocuk herkes gidiyor, öğrendiğimize göre de benim ilgimi çekecek fazla bir şeyin olmadığıdır.
03 Temmuzda İstanbul, Atatürk Havalimanında önce Abudabi’ye geçip gezdik, konakladık, Oradan Nepal’in Başkenti Katmandu’ya geçip iki gece konakladık. Hindistan’ a geçeceğiz. Burada yol, otobüs, tren sözü geçerse sakın Türkiye deki otobüs ve trenler akla gelmesi. Katmandu; 2 Milyon Nüfuslu bir “Gecekondu” kenti izlenimi bıraktı, Sabah ekenden Ülkemizde köy garajı niteliğinde “Bus Stataion” dan 270 km’lik Hindistan sınır kenti “Sanauli” ye 29 kişilk Tata marka otobüsle hareket ettik. İnternettten 6 saat de gidilebileceği yazıyordu. Daracık, çoğu yerde asfaltı bile olmayan, çukurlar, heyelan çökmeleri olmuş yolda tam 12 saat yağan yağmurun içeri aktığı otobüste yolda sıkıntılı yolculuk yaptık. Nepal ve Hindistan’da tüm Otobüs, Kamyon, otomobillerin arkasında “Bult Horn Plaese” Önünde de “Roads Kıng” yazıyor. Hem bu yolcukta hem Hindistan içindeki yolculuğumuzda bu havalı korna sesinden hiç uyuyamadık, rahatsız olduk. Gerçekten böyle yollarda kazasız gelip geçmek “Roads King” yazan araçlarla olabilirdi. Katmandu –Sanauli arasındaki yol “Of Road”cuların rotaları gibiydi. Önceden gördüğümüz Rize, Fırtına deresi, Norveç, Gudvangen, doğasını andırmaktaydı. Sağımızda devasa bir ırmak, ormanla kaplı dik yamaçlardan küçüklü büyüklü akan şelaleler, nasıl ulaşıldığını anlayamadığımız yamaçlara kurulmuş evler, mahalleler dikkat çekiciydi. Düşe kalka 12 saat sonunda sınıra varıp Hindistan sınır kasabası “Bıhairawa’ya geçip Trene binmek için 90 km. uzaktaki “gorakhpur” vardık. Geçen 18 saat. Buradan bindiğimiz Trende birinin işgali sonucu yerimizi bulamayıp çok sıkıntılı bir gece yolculuğundan sonra “Varanasi’ye vardık. İki ün kaldığımız Varanasi, Hindular arasında “Kutsal” kent. Kutsal Ganj ırmağında yıkanmak, “Gat” denilen bu yerde ölüsünü burada yakmak, adakta bulunmak çok önemli. Yine Hindularca kutsal sayılan ve kimsenin dokunmadığı İneklerin her yere rastgele atılan çöplerden beslendiğini, Maymun, domuz ve köpeklerin de inekler kadar olmasa sokak aralarında özgür dolaştıklarını gördük. Gatlara giderek ölü yakma törenlerini izledik. Küçük dar sokaklara dalarak yaşantı biçimlerini, neler satılıyor, neler alınıyor, neler yeniyor gözlemlemeye çalıştık. “Tuktuk” denilen tekerlekli motorsikletler hem ucuz hem de yoğun trafikte her yere rahat girebiliyor. Uzak yerlere bizi ulaştırdı. Tapınaklarını dolaşıp anlımıza kırmızı işaretler koydurduk. Ne yedik? Sokaklarda tüm satılan yiyecek maddeleri hep açıkta başlarında sürek sürüleri gördükçe “Tok” olduğumuzu anladık. İki günün ardından, akşam; Agra’ya doğru yola çıktık. Bu kez klimalı bir otobüsle gideceğiz. Daha şehir çıkmadan bir dakika bile ara vermeden 12 saatlik yol boyunca havalı korna çalması yolculuğumuzu berbat etti. “Plaese Horn” her yerde yazılıydı. Sabah erkenden Agra’ya vardık. Tuktuk çular yine çevremizi sardı. Onların işi bu. Hem bizi hostel /motellere pazarlayıp komisyon alacak hem de götüreceği yerler için ücret alacak. Burada gecelemeyeceğiz ama en az 10 kg gelen çantalarımızı emanet edeceğimiz yer gerekli. Bir Geuste House yi sanki geceleyecekmiş gibi bırakıp. Agra’yı Agra yapan Türk Tarihinde yer alan “Babürlerin” 1526 -1764 yılına kadar 238 yıl Hindistan’a egemen oldukları, ülkeyi yönetip sayısız yapıtlar bıraktıkları yerler olmasıdır. Şah Cihan’ın çok sevdiği eşi “Mümtaz” için yaptırdığı Mümtaz Mahal /taç mahal, Kızıl Saray burada. Babürleri biz her ne kadar Türk Devleti olarak saysak da eski yöneticilerinden dolayı buralarda “Mogol Kenti” diye de anılıyormuş. Tuktuk’çumuz bizi Taç Mahale bıraktıktan sonra gezimiz başladı. Resimlerde gördüğümüz Taç Mahal önümüzdeydi. Bu güne kadar gördüğümüz İndia Pisliği, çöpü burada yoktu. Beyaz mermerden yapılmış yapı göz alıyordu. Her köşesini hayranlıkla gezdikten sonra ırmağın karşı kıyısında ki Kızıl Saraya gittik. Kiremit rengi taşlarla yapılmış kale/Saray da görülmeye değerdi. Uyanık tuktukçu bizi soyduracak hediyelik eşya dükkanlarına götürse de bizim gezme, görme amaçlı geldiğimizi para harcamayacağımızı geç anladı. Akşama Tata marka Halk otobüsüyle Jaipur’a hareket ettik.HABER MERKEZİ
Yorumlar
Kalan Karakter: