Tarihçi ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı’nın devamıdır" dedi.
Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından Çok Amaçlı Salon'da gerçekleşen programa çok sayıda vatandaş katıldı. Yoğun katılımın olduğu programda konuşan İlber Ortaylı, “Ortada Türkiye Cumhuriyeti diye bir varlık var. Bu Cumhuriyet'in her zaman için bugün daha çok propagandası yapılıyor. Her zaman için dünyada da kendince bir müspet görünümü vardır. Son olaylarda da biz şimdi Filistin için çok kıyamet koparıyoruz. Azerbaycan koparmıyor. O bölge daha çok Amerika’ya yakın bir politika takip ediyor. Demek ki onların İsrail ile başka türlü bir bağı var. Bu böyle de gider ve kimse de bundan fazla rahatsız olmaz” dedi.
Göç yorumu
İlber Ortaylı, programın moderatörünün sorduğu "Ülkenin dışından gelen göç bir ülkeyi nasıl değiştirir?" sorusuna şu cevabı verdi:
“Bir kavgadır gidiyor. ‘Türkiye göç ülkesi değildir’ lafı çok kaba bir laftır ve geçerli değildir. Dünyada gelişen, değişen ve bazı şeyleri yapan ülkelerin göç ülkesi olmaması mümkün değildir. Biz burada sanayi kuruyoruz, donanmayı geliştiriyoruz, zirai yapımızdaki problemleri halledeceğiz. Buraya adam gelir. Ahlaki olarak da gelir. Çinliler Uygurluları keserken ben buradan mal gibi bakamam. Çin utanmaz bir memlekettir, insanlarına saygıları yoktur, kendi insanlarını iş hayatında köle gibi kullanır. Köleyi bile dış yatırımcılara kiralar. İnsan hayatının önemi olmayan yerdir. Çok açıktır. Buna itimat edemem. Ama kimse de kalkıp da Çinlileri Uygurlular için kovalamaya kalkmaz. Öyle bir şey olmaz. Bu çılgınlıktır. Uygurlar en eski Türk devletidir. Bizimle bu kadar içli bağları vardır. Konuşulan Türkçeleri, lehçeleri burası gibidir. Alırsın. Niye alırsın çünkü bizim köylülüğümüz bitmiş. Biz köylümüzü yetiştirememişiz. Köydeki aile düzeninin iyi bir düzen kuramamışız. Kocakarı ile moruk, gelin ve oğlana her türlü eziyeti yapıyorlar. Böyle köy olmaz. Ben çocukken bulunduğum Avusturya’daki köye gidiyorum. İhtiyar teyze ile kocası oturuyorlar hanımefendi gibi orada kimse bir şey demiyor. İneklerinin altlarını başkaları temizliyor. Böyle bir düzen kurulmuş. Bu yok bizde. Bulgaristan, Romanya, Macaristan’ın yaptığı iş köylünü gezdireceksin. Aşı yapacak, çobanlık bilecek. Göç ediyor buralara. Bu fındıkları kim toplayacak, bu meyveleri kim adam edecek? Bütün bunların dışarıdan gelmesi lazımdır. 3 buçuk milyon Suriyeli ne arıyor burada. O Suriyeli bu işleri yapmaz. Amerika’nın çölleri var, yeşillikleri var. Her yeri bereketlidir. O almıyor ben alacağım. Niye alacağım?” diye konuştu.
"Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı’nın devamıdır"
Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı’nın devamını olduğunu söyleyen İlber Ortaylı şunları söyledi:
“Burayı beğenmeyen insanlar var, etnik gruplar var. Bazıları dışardan teşvik görüyorlar. Pişman olurlar. Yaptığımız gözlemlere göre Türkiye’deki topyekun düzelme gibi her yerde yoktur. Bölgeler arasında eşitsizlik var fakat bu durum Türkiye’de birçok ülkelere göre daha iyi durumdadır. Pakistan, Hindistan bunu beceremiyor. Sovyetler Birliği bunu beceremiyor. Çok yetenekli, kültürel kalkınmaya son derece müsait, mazileri çok yüklü olan millet bile hak ettikleri seviyeye çıkamamışlar. Türkiye’nin sanayi gelişimi çok güçlüdür. İmparatorluktan çöl almadık, o efsaneyi unutun. 20. yüzyıla girerken bize çöl kalmadı. İyi kötü bir demiryolu var. Başkaları kurmuş ama biz de bir şeyler biliyoruz. Milli savunma ve harp sanayinde ustamız var. Biraz mühendisimiz var. Belirli fabrikaları kurmuşuz bilhassa ordunun ihtiyacı için. Ziraatta bir takım değişimler olmuş. Okullaşma önemli adımlar atılmış. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’nın devamıdır."
“Samsun’u tercih etmedi"
Moderatörün Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Cumhuriyet'in temellerini atmak için Samsun’u tercih etmesiyle ilgili soruya ise İlber Ortaylı, “Samsun’u tercih etmedi. Bir kısmı diyor ki ‘Bu Samsun’u seçti ve çıktı’ diyor. Milletin orada hiçbir şeyden haberi yokken bizim paşa buraya çıkıyor ve derhal burada Cumhuriyet'i ilan ediyor. Yanlış. Bu o kadar kolay iş değil. Bu ilkokulda bile öğretilmez. Benim ilkokuldaki hocalarım bu palavrayı bana öğretmiyorlardı çünkü benim ilkokuldaki hocalarım 1900’lerin başında doğmuş insanlardı. Bu öğretmenler böyle palavralar anlatmazlar. Ondan sonraki öğretmen nesillerinin dünyadan bihaber yetiştirilmesi. Bu çok önemli bir şeydir. Onun için olmaz. Paşa buraya çıktı çünkü güvenilen bir adamdı. Burada Türkler var, milliyetperverler var. Pontus Rumlar da var. Karmakarışık bir yer burası. Burada Mustafa Kemal’in ağzını açmayacağı, gizli görüşmeler yapmayacağı ve fazla durmayacağı besbellidir. Buradan kendini Havza’ya atıyor. Oradan da Amasya’ya gidiyor ve tamim orada çıkıyor. ‘Artık savaş yapmalıyız, millet kendini kurtarır’ diye. Burada o yok. Ama burası mühim bir yerdir. Bu Cumhuriyet'te de böyledir, ondan evvel de öyledir” şeklinde konuştu.