Ege’nin Yükselen Yıldızı’ndan Ege’nin Lekeli Yıldızı’na
* MHP 23.Dönem Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın yazısı
SON günlerde Manisa’nın ünlü ve güzel ilçesi Turgutlu’da tansiyon yükselmiş durumda. İzmir’e 55 km. bağlı olduğu Manisa İl Merkezine 27 km. mesafede olan çekirdeksiz üzümden papaz eriğine, kiremitten, tuğlaya, seramiğe ve tarımsal sanayi üretimiyle ünlü ilçe Turgutlu’nun adı ürünleri dışında yolsuzluklarla da anılır hale gelmiştir. Benim de doğup büyüdüğüm halen yaşamakta olduğum Turgutlu maalesef her türlü kriminal olayın sıklıkla rastlandığı sancılı bir şehir olmuştur.
Cumhuriyet’e Demokrasiye, Türklüğe ve Dini değerlerine yürekten bağlı bu şehir, sahip olduğu niteliklerine hiç yakışmayacak tartışmaların sarmalındadır. Aslında çoğunlukla son iki yerel seçim kampanya döneminde duymaya alıştığımız, onun dışındaki zamanlarda sadece halk arasında fısıltılar halinde devam eden iddialar, tehdit ve şiddet boyutuna ulaşmıştır. Hemen hemen her tür adli vakanın yaşandığı şehirde dillendirilen iddialar sonunda tüm ülkede olduğu gibi “yolsuzluk” en konuşulan suç olmuştur.
Şimdi Turgutlu’da yaşayanlar bu günlerde birbirine “Türkiye’nin yeni rant, yolsuzluk ve rüşvet merkezlerinden biri de Egenin Yükselen Yıldızı Turgutlu mu oldu” diye sormaktalar. Söz konusu iddialarda adı geçenlerin bir kısmı iş adamı olmakla birlikte büyük bölümü siyasilerdir. İddialar tüm siyasi oluşumları kapsamasına rağmen bu konuda bir tek karşı hamle, savcılığa suç duyurusu şeklinde halihazırda yerel yönetimi elinde bulunduran CHP örgütünden gelmiştir. Diğer partilerin ise herhangi bir açıklama yapmak yerine suskun kalarak izlemeyi tercih ettikleri anlaşılmaktadır.
İyi şöhretin yanı sıra olumsuzluklarla da anılmak ebette arzulanan bir durum değildir. Turgutlu’nun rant merkezi haline gelmesi özellikle rahmetli Bülent Ecevit’in “toprak işleyenin su kullananındır” söylemleri arasında iktidara gelmesiyle hız kazanan büyük gecekondulaşma sürecinde tuğla üretimiyle başlamıştır. İstanbul başta olmak üzere göç alan şehirlerde yeni gelenlerin konut ihtiyacını karşılamak için yaptıkları gecekonduların inşaatında en pratik malzeme olarak ortaya çıkan tuğlanın, Gediz ovasının yüksek killi toprağından neredeyse hiçbir ön işleme tabi tutulmadan üretilmesi Turgutlu'yu bir cazibe merkezi haline getirmiştir.
Bu talebin doğal sonucu olarak ortaya çıkan fırsatı değerlendiren Turgutlulu müteşebbisler geçtiğimiz yıllarda sayısı yüzün üzerine çıkan tuğla ve kiremit fabrikaları kurmuşlardır. Daha çok kalifiye olmayan insan gücüne dayalı olarak çalışan bu tesislerin eleman ihtiyacının başlangıçta yakın bölge göçleriyle karşılanmasına rağmen, giderek daha fazla insana ihtiyacın oluşmasıyla birlikte Turgutlu, Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinden de yoğun göç almıştır.
Bu yeni durumla birlikte Turgutlu tarım şehrinden sanayi ve tarım şehrine dönüşmüş, nüfusunda önemli artışlar yaşanmıştır. Göç hareketi o yıllarda Turgutlu’yu rantın yüksek olduğu merkezlerin arasına taşımış, şehrin etrafındaki tarım alanlarını yeni gelenlerin yerleşim yerleri haline getirmiştir. Yeni yerleşim alanlarının ve tuğla fabrikalarının toprak aldığı tarla sahipleri bu surette yüksek bedellerle mallarını elden çıkarma şansını yakalamış, yüksek ekonomik fayda elde etmişlerdir. Oluşan rant yalnızca mal sahiplerine intikal etmiş, kayda değer gayri meşru bir durum yaşanmamıştır.
1980 sonrası önce verimli Gediz ovasından hammadde alımının yasaklanması, büyük Kocaeli ve Düzce depremlerinin ardından yapı yönetmeliklerinde yapılan değişiklikler sonrası tuğla eski cazibesini kaybetmiş, neticesinde Turgutlu’nun baş döndürücü büyüyüp gelişmesi rutine evirilmiştir.
Kör-topal sosyal ve ekonomik hayatına devam eden Turgutlu 2002 yılında güçlü bir çoğunlukla iktidara gelen AK Parti döneminde limanlara, şehirlerarası ana yollara yakınlığı nedeniyle yeni sanayi yatırım merkezleri arsında önlerde bir konuma sahip olmuştur. Gelen yoğun talepler Turgutlu’da Ticaret ve Sanayi Odası önderliğinde Organize Sanayi Bölgesinin kuruluşuna neden olmuştur.
Turgutlu Ticaret ve Sanayi Odasının sahip olduğu Turgutlu Organize Sanayi Bölgesinin kurucu hisselerini Turgutlu Belediyesine devri ile alt yapı çalışmaları hız kazanmış ve yeni talepler oluşmuştur. Ne olduysa da bundan sonra olmuştur. Üretilen sanayi arsalarına yoğun taleplerin ortaya çıkması gönüllülük esasına dayalı bağışların yolunu açmıştır. Güya gönüllü yapılan ve miktarı arsa bedelleriyle yarışan bağışların yapılması kamuoyunda rüşvet dedikodularını da beraberinde getirmiştir. Bu tip dedikodunun ve şüpheleri gidermenin tek yolu olan şeffaflık ilkesine de uyulmayınca dedikodular daha da artmış, kamuoyunda bu dedikoduların doğruluğu yönünde kanı yaygınlık kazanmıştır. Söz konusu kanaatin kuvvetlenmesinin diğer bir nedenin de karar merciinde olanların servetlerindeki dikkat çekici artışların mevcudiyetidir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Turgutlu Organize Sanayi Bölgesi gelişmeye devam etmiş, binlerce beyaz ve mavi yakalıya iş kapısı olmuştur. Sanayinin büyüttüğü ekonomi, bugünlerde can çekişen toprak sanayinin geliştiği döneme benzer sonuçlar ortaya koymuştur. Başka bir açıdan bakıldığında şehrin nüfusunun artmasıyla birlikte Turgutlu’da konuta olan talebi de arttırdığı görülmüştür.
Sonuçta AK Parti döneminin en önemli yatırım ve faaliyet alanı olan konut üretiminde olağanüstü artışlar yaşanmıştır. Başlarda şehrin rutin büyümesini karşılayacak şekilde belediye tarafından planlanan yeni yerleşim alanlarının oluşan talebi karşılamada yetersiz kalması sonrasında ilave planlamalar zorunlu hale gelmiştir. Yeni konut alanlarının planlanması istikametindeki taleplerle birlikte yeni rant alanları da kendiliğinden ortaya çıkmıştır. Karar verme zincirinde olanların kimileri, ne yazık ki yeni arsalar üretilirken ortaya çıkan ranttan pay almaya kalkması, geçmişte yaşananları gölgede bırakacak boyutlara ulaşmıştır. Gerek konut alanları, sosyal hizmet alanları, gerekse inşaat yoğunlukları üzerinden ortaya çıkan sübjektif değerlendirmelerle ilgili spekülasyonlar, alabildiğine artmış, halkın yönetenlere karşı güvenini neredeyse tamamen ortadan kaldırmıştır.
Yöneten seçilmiş ve atanmışların gösterdiği zafiyet tüm bürokrasiyi kökten etkilemiş, rantiye ve yolsuzluk yaygınlık kazanmıştır. Şehirde yaşayanların gelir dağılımındaki adaletsizlik, Turgutlu’nun sokaklarında en fakirle en zengin olanların arasındaki farkın büyüyerek arttığını gösteren boyutlara ulaşmıştır.
Özellikle son 15-20 yılda başta yerel yönetim birimleri ve bazı STKlar da rüşvet ve yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmış, Turgutluluların tamamında yolsuzluğun varlığı yönünde kanaat oluşmasına yol açmıştır. Tanımlamaya çalıştığımız bu durum benzer özellikler taşıyan gelişen kentlerde üç aşağı beş yukarı yaşanmaktadır. Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklarla mücadeleyi 3Y olarak sloganlaştıran AK Parti en azından yolsuzlukla savaşta sınıfta kalmıştır.
Yolsuzluğu ortadan kaldırma veya azaltma bir tarafa aksine ekonomik büyümeden ve milletin öz varlığından ortaya çıkan fazlanın adil dağılımı bile sağlanamamıştır. Haksız olarak elde edilen maddi imkanlar sonunda en zengin %1’in milli gelirden aldığı pay yaklaşık 200–250 Milyar Amerikan Doları olarak %25 seviyesine ulaşmıştır. Bu sürdürülebilir durum olmayıp halkın birbirine karşı husumet beslemesine sebep olabilecek bir haldir.
Yaşamakta olduğumuz adaletsizlikleri tamamen ortadan kaldırmanın kalıcı yolu, millet olarak öncelikle sürekli bir ahlak eğitiminden geçmektir. Çocukluktan itibaren hayatın her döneminde yapılması gereken bu eğitimin meyvelerinin alınmasının uzun zaman gerektireceği malumdur. Ancak zaman kaybetmeden yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlıkla mücadelenin adalet mekanizmaları çalıştırılarak başlanması hayati öneme haizdir.
Milli varlığımız aç gözlüler yüzünden daha fazla dinamitlenmeden ahlak alanında adalet seferberliğine girişilmelidir. Yapılacak çalışmalarla farkındalık arttırılarak milletin varlığına göz dikenler deşifre edilip ibret olacak şekilde cezalandırmalıdır."
Yorumlar
Kalan Karakter: