Cumhuriyet'in 93. yılında gurur ve hüzün
Salih özbaran*
Cumhuriyet Bayramı'nın bir yıldönümüne yaklaşıyoruz bu günlerde. 10. yılında (1933) Ahmet Hamdi'nin çektiği fotoğraflarla Kasaba'da (Turgutlu'da) yaşanan coşkuyu, 1940'lı ve 1950'li yıllarda oradayken yaşadım ben; 1950'yılında Cumhuriyet Alanı'nda adı Namık Kemal olan okulum adına okuduğum şiir, sonraki zamanlarda hayatımın çok gurur verici bir anısı olarak yer etti yüreğimde. 10. yılda yollara taşmış olan heyecanı kendi yaşantımda da hissettim. Günler öncesinde iskeleti kurulup mersin dallarıyla bezenen, Cumhuriyet'in erdemlerini yansıtan sözlerle dikkat çeken, ışıklar içine yerleştirilmiş Mustafa Kemal Atatürk posterleriyle gurur saçan dizi dizi takların gölgesinde nefes aldım. Cumhuriyet (Ortapark) Alanı'ndaki konuşmalar, okulların boru ve trampet takımlarından yükselen sesler, Kasaba bandosunun çaldığı marşlar, öğretmenlerin öğrencileriyle birliktelikleri, rengarenk görüntüleri, esnaf temsilcilerinin bindikleri araçların seyir halinde zanaat gösterileri, geçit resmiyle sonlandırılan ve halkın Atatürk Bulvarı boyunca uzanan alkışlamaları; nice eğlence ve sosyal faaliyetler.
İstanbul'da lisans ve Londra'da doktora yıllarımda, daha sonra da İstanbul Üniversitesi'nde akademik kadroda görev yaptığımda Turgutlu uzağımda ve özlemimde kaldı. Tarihçilik mesleğim sürdü; Ege ve Dokuz Eylül üniversitelerinde çalıştığım zamanlarda ise Kasaba'm yakınıma geldi; arada bir eşim Çiler ile ve bir süre sonra da oğlum Erdem'le oralı olan aile fertlerimizden, büyük saydıklarımdan ve arkadaş ve dostlardan hayatta bulunanların ziyaretlerine gittim; gözlemeye çalıştım olumlu/olumsuz gelişmeleri.
Ne var ki Kasaba'm büyüdükçe, nüfusunu arttırdıkça, ama beton duvarlarla ve motorlu taşıtlarla caddelerini daralttıkça ve en vahimi de Cumhuriyet Rejimi'nin kazandırdıkları yok sayılmaya başladığında, andığım şölen havası da yok oldu; gururum incindi; tarih bilgim tatsız sınavlardan geçti. 15 Temmuz (2015) kalkışmasından sonra -nedense- adı değiştirilen(!) "50.Yıl Cumhuriyet Meydanı"nda yer alan resmi kuruluşların birkaç sırada toplanan temsilcilerinin lütfettikleri bir çelenkle kutlanır oldu bu "Büyük Bayram".
Varoluş nedenimiz olan 19 Mayıs'ı, Kurtuluş Savaşı'nı, 7 Eylül'ü, 23 Nisan'ı ve şu günlerde yaklaştığımız 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı yıldönümlerinde coşkuyla anmak, anlamlandırmak çok önemli sayılmalıdır. Dinî bayramlarındaki heyecanı da unutmadan, küllerinden doğmuş olan Kasaba'daki varlığımızı, Cumhuriyet ilkelerinde yakalamaya çalıştığımız çağdaş değerleri -kemirilmesine ve doğa kıyımına izin vermeden- korumak en büyük amaç (vazife) olmalıdır. Tarihin yörüngesinde çok güzel dersler sıralanmıştır; İstiklal Mücadelesi gibi; laik, demokratik, sosyal hukuk devleti kurma çabaları gibi. Eğer ben tarihçiysem ve eğer bir tarih dersi verilecekse, bu anımsattıklarımın değerini haykırarak ortaya koyacak olanları cesaretlendirmek için çıkardım yola.
*Emekli Tarih Profesörü
Yorumlar 2
Kalan Karakter: