Çanakkale Destanı
“Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna Yâ Rab, ne güneşler batıyor!..”
Evet! O hilâlin sonsuza dek dalgalanması için on binlerce güneşin battığı o şanlı zaferin 100.altın yıldönümündeyiz. Hepimize kutlu olsun.
Avrupa’nın; Anadolu’nun, Asya’nın,Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın yer altı zenginliklerine göz dikmeye başladığı, bu amaçla her fırsatta iç karışıklıklar çıkartarak Osmanlı’yı zayıflatıp “Hasta Adam” demeye başladığı günden beri, o koca imparatorluk, girdiği her savaşta yenilmiş ve durmadan toprak kaybetmiştir.
Bunun sonucu olarak;
1911 – 1912 yıllarında Afrka’daki son topraklarımız olan Trbablusgarp ve Bingazi’nin İtalya’ya, 1912-1913 yıllarında da 500 yıllık Rumeli toprakları’nın Bulgaristan’a terk edilmesi ve geri alınmak istenmesi, İngiliz ve Fransızların İstanbul'u ele geçirmek istemesi ve İstanbul'a giden yolun ise Çanakkale Boğazı'ndan geçiyor olması. Bulgar ordularının İstanbul kapılarını zorlaması, İstanbul ve boğazların güvenliğinin tehlikeye girmesi.. Ekonomisi kötüye giden Rusya'ya gerekli yardımı götürmek. Ve Anadolu’daki petrol yataklarını ele geçirmek arzusu, Balkan Savaşları' nda yara almış Osmanlı devleti'ne ikinci darbeyi vurarak tamamen çökertmek. Bu sayede de Asya'ya açılabilme emellerini gerçekleştirmek arzusu, İki Alman gemisinin Akdeniz'de İngiliz ve Fransız donanmasından kaçarak Türk bayrağı altında Rus limanlarını bombalaması. Bu sebeplerden dolayı savaşa girmek zorunda kalması ve müttefiki olduğu Almanya'nın savaşı kazanacaklarına inanması sonucunda Osmanlı Devleti de 1.Dünya Savaşı’na katılmış ve savaş sonunda kendisi yenilmediği halde, müttefiki Almanya teslim olduğu için yenik sayılarak çok ağır koşulları olan Mondros ve Sevr antlaşmalarını imzalamak zorunda kalmıştır.Çanakkale Savaşı,1914-1918 yılları arasında süren 1.Dünya Savaşı içerisindeki en kanlı bölüm olması yanında, ne yazık ki kazandığımız tek zaferdir. Bu savaşta verdiğimiz şehit,yaralı ve tutsak sayısı 250 binin üzerindedir.Düşmanın kaybı daha da fazladır.
Türk anaları evlâtlarını, eşlerini, kardeşlerini, hatta babalarını cepheye gönderirken dönmeyeceklerini biliyorlardı.Helâllik isteyen de o helâlliği veren de gidip te dönmemek,dönüp te bulmamakla sonuçlanacak bir yolculuğa çıktıklarını biliyorlardı.Ancak, hiç biri geri dönmeyi düşünmedi.Gittiler, üç dakika sonra öleceklerini bile bile siperlerinden çıkarak yedi düvele karşı savaştılar, üç dakika sonra da şehit düştüler.Siperden çıkmadan önce de komşusuna olan iki lira borcu ödeyemediği için arkadaşına, bu konuda helâllik almasını vasiyet ettiler. 1 m2’ye 6 bin mermi düşerken bile yaralı düşman askerini sırtına alarak tedavi ettiren de vardı içlerinde, kucağına alıp, kendi birliğine teslim eden de. Matarasındaki suyu, çıkınındaki kuru ekmeği, sarma sigarasını düşmanıyla paylaşan da…Karşı taraftan da bisküvi ve çikolata…Bu yüzden Çanakkale Savaşı, savaş tarihine “CENTİLMENLER SAVAŞI” olarak geçmiştir.
Bu zaferin kazanılmasında en büyük etken, emrindeki askere “Ben sizlere savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!” diyecek kadar kendisine ve askerine güvenen bir Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal’dir. O Mustafa Kemal ki, burada gösterdiği eşsiz savaş dehası ile Anadolu halkı ve bütün mazlum ulusların gözünde adeta bir yıldız gibi parlamış, beş yıl sonra başlattığı kurtuluş savaşımızın da tartışmasız önderi ve muzaffer komutanı olmuştur. Yine o yüce insan, ölen düşman askerlerinin annelerine hitaben yayınladığı mektupla üzülmemelerini, o askerlerin de bizim evlâtlarımız olduğunu, birlikte koyun koyuna yattıklarını belirtmiştir.
Çanakkale Savaşı bir destandır.Ancak, yutturulmaya çalışıldığı gibi, öyle evliyaların, meleklerin yarattığı bir destan değil.O zaman insana sorarlar: O evliyalar ve melekler yenildiğimiz savaşlarda neredeydiler? Çanakkale Savaşı o yoksul,perişan,yalınayak,yarı aç fakat,yüreği vatan sevgisiyle dolu kahraman kınalı kuzuların,Seyit Onbaşıların yarattığı bir destandır.Çanakkale Savaşı, o yıl hiç mezun verememiş Tıbbiyenin ve pek çok liseli gençlerimizin,onbeşlilerin yarattığı bir destandır.Bu savaşta döktükleri kanlarıyla bizlere tertemiz bir vatan bırakmışlardır.Kendilerine ne kadar minnet duysak azdır.Çanakkale Savaşı, önce bize,ardından da bütün insanlığa bir Mustafa Kemal ATATÜRK’ü kazandıran destandır.
Bu yüzdendir ki, koca Akif, o ölümsüz şiirinde Çanakkale şehitlerine seslenirken;
“Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem,sığmazsın!” demiştir.
Biz onları yüreklerimize gömdük. Orada huzur içinde uyusunlar.
Bu zafer,o şehitlerin torunları olduğunu duyumsayan ve Ulu Önder Atatürk’ün aydınlanmacı yolundan yürüyen tüm ulusumuza kutlu olsun!
Ali TEZCAN
ADD Turgutlu Şb.Bşk.
Yorumlar
Kalan Karakter: