Mehmet Gökyayla
Türkiye’nin dört bir yanında irili ufaklı sanayi tesisleri kurulmaya başlamış; eğitimden kültüre, gündelik hayata varana dek yepyeni bir eksene geçilmiş ve bir taraftan da Batı Anadolu’da Kurtuluş Savaşı’nın son günlerinde gerçekleşen yıkım ve zayiat, büyük ölçüde telafi edilmiştir. Ülkedeki değişim, Turgutlu’da da açıkça görünür durumdadır.
Yangının yaraları, 1920’lerin sonlarına gelindiğinde olabildiğince sarılmıştır. Henüz işgal öncesinin nispeten mesut günlerine ya da Balkan Savaşı öncesinin görece müreffeh zamanlarına ulaşılamamıştır belki ama yine de önemli yol alınmış; Kasabalıların evleri inşa edilmiş ve küçük çaplı da olsa fabrikalar açılmıştır. Daha sonraları Yahudi’nin veya Yako Bencuya’nın Fabrikası diye bilinecek Kırkağaçlılar Un Fabrikası ile Kısmalı Kiremit Fabrikası bu tesislerdendir. Bu gibi kurumlar ve ticarethaneler ile Kasaba’nın üretim ve ticaret hayatı da günden güne ilerlemeye, bugünün tabiriyle işlem hacmi hızla artma eğilimine geçmiştir.
Yangın sonrasında Turgutlu Belediyesi’nin en önemli ve bir o kadar da zor görevi, yerleşim yerinin yeni kadastral haritasının hazırlatılarak hak sahiplerine sınırları belirlenen parsellerini teslim etmek olmuştur. Bu işin hakkıyla tamamlanmasının ardından Cumhuriyet’in belediyeleri güçlendiren, yerelde asıl sorumluluğu bu kurumlara veren düzenlemeleriyle beraber Turgutlu Belediyesi de daha önce yapılamayan işleri yapmaya başlamıştır büyük bir süratle.
Yangının yıkımı Turgutlu’daki evlerle, dükkânlarla, ibadethanelerle ya da tek kelimeyle söyleyecek olursak binalarla sınırlı kalmamıştır. Yüzlerce yıldır şehrin su ihtiyacını karşılayan suyolları da kısmen zarar görmüş; yerleşim yerinin dört bir tarafına dağılmış durumdaki su kuyularının ise neredeyse tamamı, kullanılamaz hale gelmiştir. Dolayısıyla belediyenin önündeki en önemli işlerden birisi ‘su meselesinin bir an evvel halli’ olacaktır. Yangından sonra şehrin ve halkın en zorunlu ihtiyaçlarının giderilmesinin ardından su tesisatının en baştan inşa edilebilmesi için halktan iane toplanmaya ve bu iş için bütçe oluşturulmaya başlamıştır. Çalışmanın tamamlanması, 1932 yılını bulacaktır.
Vakit gazetesinin 21 Temmuz 1933 tarihli nüshasında yayınlanan ‘Kasaba Belediyesi Neler Yapıyor, Neler Yapacak?’ başlıklı haber[1], su tesisatı inşası dâhil, pek çok konuda önemli ve detaylı bilgi vermektedir. Yaklaşık 90 yıl öncesinin belediye çalışmaları, bu haber sayesinde günümüze ulaşabilmektedir.
Muammer Kemal imzalı habere göre, “Kasaba’nın senelerden beri halledilemeyen işi su meselesidir. Şimdiye kadar bakımsız kalan bu işi kökünden temizlemek lüzumunu duyan belediye heyeti, nihayet kararını vermiş ve bu hayırlı işi 109 bin liraya Pont Ameson şirketine ihale etmiştir. Mukavele mucibince tesisat bir ay sonra hitam bulacaktır. Ana mecra, kâmilen beton borularla döşenmiş ve şehir civarında muazzam bir su deposu kurulmuştur. Şimdi şehir içinde kont[2] borularla taksimat yapılmaktadır. Yangın tehlikelerine karşı hemen on adımda bir, yangın muslukları konmaktadır. Şehirdeki boru ferşiyatı da bittikten sonra merasimle su akıtılacaktır. Bu suretle hem memleketin en büyük ihtiyacı giderilmiş ve hem de belediye büyük bir varidat kaynağına kavuşmuş olacaktır.”[3] Su meselesi, gerçekten de bu haberden çok kısa bir süre sonra çözüme kavuşmuş ve Cumhuriyet’in onuncu yıldönümü olan 29 Ekim 1933’te Koza Pazarı’nda yapılan törenle şebeke, resmen Turgutluluların hizmetine sunulmuştur. Bu çalışmayla Turgutlu’nun farklı bölgelerinde on iki adet çeşme yaptırılmış ve arzu eden Turgutlulular, bu çeşmelerin bağlantısından kendi evlerine hat çektirerek suyu evlerinde de kullanma şansına kavuşmuşlardır.
Haberde ele alınan bir diğer konu ise belediyenin şehir içinde ve dışında mevcut bataklıkları kurutma çabalarına dairdir. Henüz Demirköprü Barajı’nın yapılmadığı o dönemde Gediz Nehri, ciddi taşkınlar meydana getirmekte; ayrıca şehir içerisindeki ve çevredeki küçük akarsular da yer yer bataklıklar oluşturmaktadır. Tüm bunlar, Turgutlu’nun ‘sıtma mıntıkasında’ kabul edilmesine yani bulaşıcı bir hastalık olan sıtmanın o günlerde ilçede yaşayan insanlar için bir tehdit oluşturmasına sebep olmaktadır. Bundan dolayı Kasaba Belediyesi, “şehir içinde ve civarında bulunan bataklıkları kurutmak hususunda da fevkalade mesai sarf etmektedir. Bu bataklıklar adeta birer büyük göl halinde büyük su birikintileridir. Belediye memlekette sıhhî vaziyeti düşünerek bunların kurutulmasını kararlaştırmış ve bu kararını da hemen tatbikat sahasına koymuştur.”
‘Belediye heyetinin’ yani belediye meclisinin tam bir ahenk içerisinde, büyük bir uyumla çalışmakta olduğu vurgulanan haberde, Başkan Zahit Zühtü Akıncı’dan, “Belediye Reisi Zahit Zühtü Bey memleketine faydalı işler gören ve bu hususta geceli, gündüzlü çalışan bir gençtir.” denilerek övgüyle bahsedilmiştir. Belediye meclisinin tek kadın üyesi olan Atiye (Turhan) Hanım’dan ise ayrıca söz edilmiştir: “Dikiş Yurdu Müdiresi Atiye Hanım’ın heyet arasındaki canlılığı Türk kadınının hayattaki muvaffakiyetini gösteren bir delildir.” Hıfziye Ziver Ünsal ile birlikte Turgutlu’nun ilk kadın siyasetçilerinden olan Atiye Turhan, tam adı Terakki-i Nisvan Yurdu olan dikiş yurdunda yüzlerce, belki de binlerce Turgutlulu genç kızın yetişmesinde pay sahibi olmuştur.
Turgutlu Belediyesi’nin çalışmalarından epey ayrıntılı ve övgülü bir üslupla bahsedilen haberin hiç şüphesiz en dikkat çekici bölümü, ilçedeki bir müze hayalinin ya da projesinin aktarıldığı kısımdır. Turgutlu, binlerce yıllık geçmişe sahip bir bölgede bulunmasına, yakınlarında birçok arkeolojik alanın mevcudiyetine rağmen merkezde pek bir buluntunun var olmamasıyla dikkat çekmektedir. Antik dönem kalıntısı bulunmaması normal karşılanacak olsa dahi ilçede sınırlı örnek dışında Türk İslam eseri de mevcut değildir. Haberde verilen bilgiler ve sonrasında yaşananlar, biraz da bu konuyu açıklar niteliktedir. İlgili bölümde şunlar belirtilmiştir: “Kasaba Belediyesi, şehir dâhilindeki mezarları tamamen kaldırmakta ve şehir haricinde asrî bir mezarlık yaptırmaktadır. Kalkan mezarların yerine büyük caddeler açılacak, parklar yapılacaktır. Projesi hazırlanmıştır. Bu işler mühim bir para sarfına ihtiyaç göstermekle beraber Kasaba Belediyesi bu kararını tatbik etmekte ve şehri yenileştirmek için her fedakârlığı göstermektedir. Mezarlardan çıkarılan kıymetli taşlar muhafaza edilmektedir. Bunlar, Kasaba’da mevcut daha birçok eserlerle birleştirilerek yakında bir şehir müzesi açılacaktır.”
Osmanlı Devleti’nin son yıllarından itibaren bilhassa büyük yerleşim yerlerinde şehir içerisinde kalan mezarlıklar, maalesef kaldırılmaya başlamıştır. Dönemin bakış açısına göre bu gibi köhne, yıkık, yamuk taşların olduğu, ziyaretçisi bile kalmamış, atıl ve metruk alanların yerine parklar, bahçeler oluşturmak ya da buralarda geniş caddeler açmak, hedefte olan batı medeniyetine yaklaşabilmek için icap eden işlerin başın gelmektedir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında da bu bakış açısı aynen muhafaza edilmiş ve uygulanmıştır. Ülkenin dört bir tarafındaki eski mezarlıklar kaldırılırken buralardaki tarihî eser niteliğini taşıyan mezar taşları da ne yazık ki yok olup gitmiştir. Haberde aktarılanlara göre süreç, Turgutlu’da bir yanıyla benzerlik, diğer yanıyla farklılık taşımaktadır. Mezarlıklar kaldırılmış ancak buralardan toplanan eski mezar taşları, daha sonra oluşturulacak bir müzede sergilenmek üzere muhafaza edilmiştir.
Yunan işgali günlerine dek Turgutlu’nun dört bir tarafında mezarlıklar vardır. Bunların bazıları zamanla kullanıma kapanmış, bazıları ise halen kullanılmaya devam etmektedir. Ancak Yunan birlikleri yalnızca insanların hürriyetini kısıtlamamış; aynı zamanda maneviyatlarına da saldırmıştır ve bunun belki de en acı yönü mezarlıklara yöneltilmiştir. İlçedeki bir mezarlık, Yunan birliği tarafından açık hava meyhanesi haline getirilmiştir. Birçok mezarlıktaki mezar taşlarının sanat eseri niteliğindeki başlıkları kırılarak bunlarla Yunan askerleri tarafından futbol oynanmıştır.[4] Bu bilgilerden yola çıkarak kurtuluştan sonrasına ilçedeki mezarlıkların büyük ölçüde özelliklerini yitirdiği sonucuna ulaşılabilir. Ayrıca mezarlıklarda çok miktarda ağaç bulunduğu, yangında bu ağaçların büyük olasılıkla yandığı ve mermer olan mezar taşlarının da yangın sürecinde zarar görmüş olabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Yangın sonrasında zorunlu olarak yeniden planlanan yerleşim alanında mezarlık alanları başka amaçlar, başka işlevler taşıyan sahalara dönüştürülmeye başlamıştır.
Haberdeki verilerden kaldırılan mezarlıklardaki kıymetli mezar taşlarının muhafaza edildiği anlaşılmaktadır ve bunlar, “Kasaba’da mevcut daha birçok eserlerle” birleştirilip bir şehir müzesinde sergileneceklerdir. Kasaba’da mevcut diğer birçok eserin ne olduğunu merak etmemek mümkün değildir elbette. 1980’lere kadar bazı tarihî camilerimizin bahçelerinde duran ve günümüzde yalnızca Hacı Zeynel Camii’nin bahçesinde kalan sütun başlığı ya da sütunlar gibi yapı elemanları mıydı acaba burada kast edilenler? Şu anda bu soruyu cevaplamak mümkün değildir.
Toplanan mezar taşları, belki de diğer tarihî eserlerle beraber uzunca bir süre boyunca saklanmıştır. Ancak daha sonra, “22 Kasım 1941 tarihli belediye meclisi toplantısında meclis üyelerinden Mustafa Kutlu, tarihî değere sahip olan bu taşların muhafaza edilmek üzere Zühtü Akıncı’nın belediye başkanlığı döneminden itibaren Belediye Hastanesi’ne konulduğunu fakat hastanedeki bir görevlinin bu taşları yapı malzemesi olarak kendi özel işinde kullandığına dair bilgi aldığını söyleyerek konunun araştırılmasını istemiştir.”[5] Toplantının bir sonraki oturumunda bu konudan üstü örtülü ifadelerle bahsedilmiştir ama sonuç olarak bu tarihî eserlere sahip çıkılamadığı anlaşılmaktadır ve ilan verilerek toplanan mezar taşlarından yakınlarına ait olanları arzu eden Turgutluluların gelip alabileceklerinin duyurulması yönünde karar verilmiştir. Sonrasında ise yaşananlar, mezar taşları ile “daha birçok eserler”in akıbeti meçhuldür. 1933’te kurulan şehir müzesi hayali, gerçekleştirilememiştir. Turgutlu’da bir müze oluşturulup ziyarete açılabilmesi, ancak o tarihten 84 yıl sonra tahakkuk edebilecektir. İşte bu hayalin yine belediye eliyle gerçeğe dönüştüğü yer, Turgutlu Kent Müzesi olacaktır.”
Hasan Deniz Çizmeci
Yorumlar
Kalan Karakter: